Yan Odadan Filmler – All Stars S05E01: Yine Mi Sen?

Yan Odadan Filmler – All Stars S05E01: Yine Mi Sen?

Hello, hello, hello… Korkulu rüyanız geri döndü! Oscar Boy sayfaları bir kez daha Yan Odadan Filmler adını verdiğimiz, kimilerince lanet kimilerince de yüzyılın reality şovu ünvanını hak eden yarışmayla şenlenecek. Blogun onuncu yılının şerefine bugüne kadar iz bırakmış bütün yazı serilerini ve konseptleri diriltmeyi planladığım için (en azından bir aylığına), startı bana pek çok yeni dost kazandırmış müsabakamla vermezsem olmazdı. Kaldı ki out and about olmanın keyifli sularında kulaç attığım da ilk sezon bu ayrıca. Ufak ipuçları yerine devasa tabelalar astığım, kocaman neon oklarla manzaradaki mamayı işaret ettiğim, twisti bol ilk seri. O yüzden koltuklarımıza güzelce sırtımızı yaslıyor, keyif almaya bakıyor, keyif alamıyorsak da kafamızı çeviriyoruz.

Anlı şanlı C.U.N.T. (charisma, uniqueness, nerve and talent) arayışlarımız için drag kılığına girmeden evvel kurallarımızdan bahsetmek istiyorum izninizle. Efendim, yarışmanın zamanla sanal bir RuPaul’s Drag Race platformuna dönüşmesi için atadığım bütün personaları silip yerlerine yenilerini iliştirdim, öncelikle onu söyleyeyim. Kadroda Yan Odadan Filmler’in kapısını defalarca aşındırmış Adem Güneş, Çağatay Kalyoncu, Cemal Akçiçek, Emre Küçükenez, Oğuz Kayır ve Onurcan Güden gibi isimler de var, rüştünü ispat etmesine rağmen geri gelip tekrar yarışan Su Yılmaz, Refik Eren Uysal ve Mesüt Gül gibiler de, All Stars macerası yaşamamış sosyal medya arkadaşlarımdan Atakan Göktepe, Mert Kokılıg ve Yusuf Bayraktar da. Yalnız twist bunun neresinde?

10. yıl özel buluşmamızda yarışçılarım birbirlerinin drag personalarını bilmiyor. Bu da her bölümde Top 2’nun kısa film önererek, birini eleme hakkı elde etmek için temsili lip sync‘e çıkacağı yeni düzende tüm stratejelerin önünü tıkayacak. Örneğin çekimlerini tamamladığımız yeni bölümde ne birincilerimizin, ne de elenenimizin kim olduğunu benim haricinde kimse bilmemekte. Tabii ki ufak tefek tahmin geliyor aralarındaki hırslı küplerden. O kadar da körü körüne yarıştıkları söylenemez. Ama kodun tamamını çözebilen bir Nancy Drew da yok. Dolayısıyla bir süre daha bu ser verip sır vermediğim hâl devam edecek gibi, bakalım. O zaman Ru’dan miras cümlemizinin Yan Odadan Filmler versiyonuyla açılışı yapalım: Ladies and gentlemen, start your engines and may the best All Star win!

Sezonun ilk bölümünde anonim düzineden 100 dakikanın altında herhangi bir sınırlama olmadan film önermelerini istedim. Ama burada başka bir twist daha devreye girdi tabii. Blogun 10. yılını kutladığımız ve Oscar Boy’un hadsiz Top 250’si sadece doğum yılım ve sonrasında gösterime girenleri içerdiği için sezon boyunca yalnızca bu zaman aralığından yapımları öneri olarak kabul edeceğimi biliyorlardı. Nitekim hiç fena olmayan, bir kısmı daha önce hiç duymadığım filmlerden oluşan tatlı bir seçki çıktı ortaya. Yalnız yarışma benim için bir yüke dönüşmesin diye, her zaman olduğu gibi, yalnız yüksek ve düşük not alanları konuşacağım. Bu da ne demek? Latrice Royale, Mayhem Miller, Phi Phi O’Hare, Roxxxy Andrews, Shangela ve Vanessa Vanjie MateoYou’re all safe. Sahneyi terk edip Untucked Lounge‘ta beni ne kadar sevdiğinizi konuşabilirsiniz. XO XO, nassip boy.

Kalan sağlarla kritiğe girelim bakalım. Aja… Yakın tarihte İrlanda adına Oscar’da eskinin yabancı film, bugünün uluslararası film adını almış kategorisine aday olmak için yarışan Viva’yı önermişsin. İyi de etmişsin. Drag queen olmanın bağrından, o bebek adımlarının atıldığı ilk yıllardan bir manzara gibi start alan, Küba’yı mesken edinmiş yapım kuir kimlik ile bireyin barışmasının yolunu, o meşhur baba problemlerinin vadisinden geçiriyor. Biraz pamuk kalpli esasında. Öyle iyimser ki bazı bazı, şekere buladığı hâline üzülüp onu kıracaklar diye üzerine titriyorsunuz. Ama hakikati süsleyip püsleyip önümüze çıkarırken en nihayetinde bütün savunmasız taraflarıyla insan evladını anlattığını unutmuyor. Son çeyrekte boğaza düğümlediği yumru tabii ki de bu deneyimi anlayabilenlere hediye edilmiş.

Brooke Lynn Hytes‘ın gönderdiği Home da tam bir zihin egzersizi kıvamında. Yine Oscar’ın yabancıları listesinden yolu geçmiş L’enfant d’en haut ile tanıştığım Ursula Meier hanımefendi üretimi film, evlerinin tam önünden, hatta bahçesinden geçen otobanla tarifi zor bir ilişki geliştirmiş çekirdek aileyi konu almakta. Kulağını tersten tutma gayreti tüm ifşalarını filmin sonuna saklamaya itelemiş yönetmeni. Ancak bu hâliyle bile bürokrasiden başlayıp, ülke, demokrasi, medeniyet ve hatta dünyaya mal edilebilecek izole olma arzusu ne yazık ki pek anlaşılabilir, hatta tanıdık. Isabelle Huppert’in alıştığımız delişmen oyun stiliyle film pekiştikçe pekişiyor. Bilemiyorum, benim kainattan sıdkımın sıyrıldığı bir noktada ilaç gibi geldi sanki Home. “Ev” dediğimiz kavramı bir çuvala atıp duvardan duvara vurmasının tesiri olabilir bu.

Hep tatlı tatlı konuşacak değiliz ya, azıcık Kameron Michaels‘ın önerisi Alleluia’yı taşlayalım. İnsanın içini karartan bir çiftin hikâyesi, seri katil Raymond Fernandez ile eşi Martha Beck’in hayatından esinlenilerek yazılmış bir film var karşımızda. Ama ne film… Yani en nihayetinde ellerini kana bulamaktan asla korkmayan bir adamı izlediğimiz için doğrusunu yanlışını çok irdeleme taraftarı değilim. Ancak Alleluia kafayı öyle bir bozmuş ki esas adamıyla, farkında olmadan sürekli onu tanrılaştırıyor. Üstelik bunu hayatına damdan düştüğü hanımının gözünden anlatarak da yapmıyor. Fabrice du Welz gayet de dışarıya kondurmuş kamerasını ve bir anlatıcı olarak çizerken portresini bal akıtıyor her taraftan. Uzun zamandır yaşamadığım kadar irkilmeyi, rahatsızlığı tek bir seyire sığdırdım. Olmadı Kameroncım, olmadı.

Hadi bir falsoyu daha ziyaret edelim madem bayramlık ağzımızı bozduk… Miz Cracker‘dan Ossos. Portekiz’in pek sevgili yönetmeni Pedro Costa’ya ait Fontainhas üçlemesinin ilk parçası bu. Türkçe karşılığı “Kemikler” olan bu delilik hâlinin seveni oldukça bolmuş, araştırınca öğrendim. Ancak öyle sevmediğim bir sinema diline sahip ki, sırtını dayadığı fotoğraf karesi kıvamındaki kadrajlarının haricinde bir kapı eşiğinden diğerine gidip gidip geliyoruz seyir boyunca. Söyledikleri kendince zengin tabii. Kurgu zavallılarından bir çember yapıp içinde dört dönüyor. Ama biraz sabretmek lazım. Sabır için toy olmak lazım. Toyluk desen, bir alevdi söndü gitti. Ben de sonunu getirebildiğime şaşırmış vaziyette elâlem ne düşünmüş diye şaşkın şaşkın forumları geziniyorum işte. Cracker için zorlu hafta kısacası.

Hadi tekrardan yükselişe geçelim ve Monique Heart‘ın komedi haftasına saklasa pekâlâ görev birinciliği alabileceği Best in Show’a bakalım. Filme attığım kahkahalara gelmeden şunu söylemek lazım, çok stratejik bir seçim olmuş bu. Schitt’s Creek sevdam taze taze damarlarımda akıyor iken Eugene Levy ve Catherine O’Hara ikilisini barındıran komediye teslim olmasam şaşırırdınız zaten. Büyük bir hayranı olduğum Jennifer Coolidge de eklenince karışıma keyif katlandıkça katlanıyor. Bir de henüz mockumentary tarzının canı çıkmamışken komedi dersi vermesi var ki, ben biraz buna vuruldum. Hırslarının kurbanı olan bir avuç çılgın karakterden, mizah ustaları doğaçlamanın zirvesini görüp başından sonuna güldüren bir iş çıkarmış. Hâl böyleyken müşkülpesentlik neyimize? Bayıldım, bayıldım!

Ve bir de Scarlet Envy‘nin Reconstruction’ını konuşacağız izninizle. Nerede gördüğümü hatırlamıyorum ama Kieslowski’ye benzetildi diye korka korka başına oturduğum zat-ı şahaneleri de tam sinefilbro tuzağı esasında. Ama sen misin onla bunla dalga geçen diye tokatı atıverdi suratımın tam ortasına. Sevmek, sevilmek üzerine zamansız bir öyküyü, anlatıcının rolünü bazı bazı abartarak ortaya koymuş Danimarkalı yönetmen Christoffer Boe. Ve sadece görsel anlamda doyurucu bir iş çıkarmakla kalmamış, kurgudaki numaralarla yedinci sanatın pratik formuyla biraz oynayıp her şeyden evvel sinema kavramını seven seçici izleyicisine kendine has bir seyir hediye etmiş. İçerisinde kenara not etmelik cümlesi bol, ama çok romantik davranmayacağım merak edilmesin. Sadece adını veremediğim yarışmacımı aldığı risk sebebiyle kutluyor ve kader anına geçiyorum.

Şimdi, tek kişilik dev jüri olarak kararlarımı verdim. Aja ve Monique Heart, haftanın Top 2 All Star’ı sizler oldunuz! Brooke Lynn Hytes ve Scarlet Envyyou’re safe. Bu da demek oluyor ki Kameron Michaels ve Miz Cracker eleme potasında. Şimdi Aja ve Monique’ten gelen kısa filmlere göre temsili bir lip sync gibi en iyiyi seçip, kazananın Kameron ya da Cracker’dan birisini elemesini isteyeceğim. Hazırsanız… Two top All Stars stand before me. Ladies, this is your chance to impress me, win my dirty underwear and earn the power to give one of the bottom queens the chop. The time has come… to lip sync… for – your – LEGACY! Good luck, and don’t fuck it up.

Önerilen kısalar: Aja’dan Catherine (2017), Monique Heart’tan Szél (1996).

Aja, condragulations, you’re a winner baby!
Monique… Gurl. You’re safe.

Tekrar Aja’ya dönüyoruz…
Aja, with great power comes great responsibility. Which queen have you chosen to get the chop?

Aja: Hem personaların kimlerin olduğunu, hem de notları (henüz) bilemediğimiz  için kimi elemem gerektiğini gösteren bir ibare yok ne yazık ki. Ama yarışmanın kuralları gereği bir isim söylemem gerekiyor. Kameron Michaels, sorry bish.

Kameron, as it is written, so it shall be done. You are and will always be an All Star.

Aja
VIVA
2015 | Paddy Breathnach
B+
Brooke Lynn Hytes
HOME
2008 | Ursula Meier
B+
Kameron Michaels
ALLELUIA
2014 | Fabrice du Welz
C
Latrice Royale
9
2002 | Ümit Ünal
B-
Mayhem Miller
TEPENİN ARDI
2012 | Emin Alper
B+
Miz Cracker
OSSOS
1997 | Pedro Costa
C-
Monique Heart
BEST IN SHOW
2000 | Christopher Guest
A-
Phi Phi O’Hara
ME AND YOU AND EVERYONE WE KNOW
2005 | Miranda July
B
Roxxxy Andrews
PARTY GIRL
2014 | Marie Amachoukeli, Claire Burger & Samuel Theis
B-
Scarlet Envy
RECONSTRUCTION
2003 | Christoffer Boe
B+
Shangela
TREES LOUNGE
1996 | Steve Buscemi
B+
Vanessa Vanjie Mateo
CLOCKWATCHERS
1997 | Jill Sprecher
B

Yarışmacı 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
Aja WIN                  
Brooke Lynn Hytes HIGH                  
Latrice Royale SAFE                  
Mayhem Miller SAFE                  
Miz Cracker BTM2                  
Monique Heart WIN                  
Phi Phi O’Hara SAFE                  
Roxxxy Andrews SAFE                  
Scarlet Envy HIGH                  
Shangela SAFE                  
Vanessa Vanjie Mateo SAFE                  
Kameron Michaels ELIM                  
WIN: Kazanan*, WIN: Kazanan, HIGH: Kazanan, SAFE: Güvende
BTM2/3: En düşük notu alan yarışmacılar, ELIM: Elenen

Yazar Hakkında

1990 doğumlu. Kuir. İkizler. 2009'da ödül sezonu portalı Oscar Boy’u kurarak sinema yazarlığına başladı. 2014’ten beri O Podcast’in moderatörlüğünü yapıyor. 2023 yılında da SİYAD üyesi oldu.

Yorum yazın...