Yan Odadan Filmler S01E03: Azınlık Raporu

Yan Odadan Filmler S01E03: Azınlık Raporu

  • 2iase9j
  • paris_is_burning_xlg
  • Blossoming-DVDCover
  • 3d000aa73841414536
  • the-childrens-hour-movie-poster-1962-1020209083
  • 25th-hour-poster-2

Yan Odadan Filmler yarışmasında yolu yarıladık. Üçüncü görevimizde yarışmacılara birkaç alternatif sunmuştum. İsterlerse bir kadın ya da siyahi yönetmenin filmini önereceklerdi. Bu seçenek onlara uymuyorsa da LGBT sinemasından bir yapımla karşıma çıkmalarını istedim. Neredeyse tamamı tercihini LGBT’den yana kullandı. Kalabalıklar içerisinde tek başına savaşan Tuncay Uravelli, Spike Lee’nin 25th Hour’ını önerdi. Uzun zamandır izlemek istediğim bir filmdi aslında. Ama bu beklenti sanıyorum dezavantajına oldu. Lee’nın 11 Eylül ağıtı bende ters etki yarattı. Yarışmanın ilk iki haftasında iyi dereceler elde eden Aren Hamparyan ve Cemal Akçiçek orta sıralara yerleşti. Aren, Wong Kar Wai’nin Happy Together’ını önermeyi tercih etmiş. Naif, karakterlerine hakim, bulunduğu çevreyi iyi kullanan bir film. Ama sanki biraz amaçsız, bir noktadan sonra yolunu kaybediyor. İkili ilişkiler üzerine doğru tespitlerde mi bulunmak istiyor, yoksa sadece güzel görüntüleri bir araya getirerek kartpostal olmak için mi çabalıyor anlamıyorsunuz. Cemal’in önerisi Paris Is Burning ise iyi bir gözlemci olduğunun göstergesi. Drag Race yazımdan sonra programda da sıkça adı geçen böyle bir belgeseli önermek mantıklı bir hareketti. Belki başka bir görev içerisinde Cemal’i ilk iki sıraya yerleştirebilirdim; ama yarışmacı arkadaşlarının başyapıt niteliğindeki önerileri drag kültürünün ABC’sini anlatan Paris Is Burning’i bir sıra geriye düşürdü.

En yüksek puanlardan birisini İlknur Akarı‘ya verdim. Peter Jackson’la Kate Winslet’i buluşturan Heavenly Creatures’ı önermiş kendisi. Çok riskli bir seçim mi? Hayır. Ama böylesine muntazam, türler arasında ustaca jonglörlük yapan bir filme hayır diyemezdim. Eğer olur da bir gün 1994 yılına dönüp ödül dağıtırsam Kate Winslet ve özellikle Melanie Lynskey’i adaylarım arasında göreceğinize emin olabilirsiniz. Haftanın birincisi ise açık ara farkla Tolga Karakayalı. İlk haftadan beri zorlayıcı filmler öneren Tolga turnayı gözünden vurmuş. Yarışma dahilinde tam puan verdiğim ilk öneri oldu. Çekildiği döneme göre cesareti, zamanının ilerisindeki görüşleri, LGBT sinemasında iyi işlenmediğine inandığım yabancılaştırma meselesini ele alışı beni yakaladı. Yani Aren ve Cemal’den sonra bu hafta da birinci Tolga oldu.

Elenen isme gelirsek… Ne yazık ki Deniz Atakan Gürbüz‘e veda ediyoruz. The Blossoming of Maximo Oliveros ilk iki haftada da eleştirisini yaptığım o iyi parlatılmamış filmlerden. Yarışmacıların inatla bu filmleri bana sevdirmeye çalışmasını anlıyorum; ama canlandırma oyunculuğu ve hisli olmaya çabalarken monotonlaşan duygusal ritm beni pek yakalayamıyor. Tabii bir de bu görevde gelen filmlerin kalitesiyle de alakalı. En yüksek ortalamayı yakaladığımız haftada Maximo’nun platonik aşkı pek değer görmedi. Şimdi dördüncü göreve doğru yelken alacağız. Finale doğru yaklaşırken bakalım bu sefer kim çuvallayacak. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere diyor ve sizi tabloyla başbaşa bırakıyorum.

Yarışmacı Film Yıl Ülke Not
Aren Hamparyan Happy Together 1997 Hong Kong, Japonya, Güney Kore B
Cemal Akçiçek Paris Is Burning 1990 ABD B+
Deniz Atakan Gürbüz The Blossoming of Maximo Oliveros 2005 Filipinler C+
İlknur Akarı Heavenly Creatures 1994 Yeni Zelanda, Almanya A
Tolga Karakayalı The Children’s Hour 1961 ABD A+
Tuncay Uravelli 25th Hour 2002 ABD B-

Yan Odadan Filmler sayfasını ziyaret ettiniz mi?

Yazar Hakkında

1990 doğumlu. Kuir. İkizler. 2009'da ödül sezonu portalı Oscar Boy’u kurarak sinema yazarlığına başladı. 2014’ten beri O Podcast’in moderatörlüğünü yapıyor. 2023 yılında da SİYAD üyesi oldu.

Yorum yazın...