2018’in En İyi 20 Kadın Oyuncu Performansı

2018’in En İyi 20 Kadın Oyuncu Performansı

2018’i öyle kuru kuru kapatacağımı mı sandınız? 11. Oscar Boy Ödülleri, Pazartesi günü sahiplerini bulana kadar sizi birkaç derlemeyle meşgul edeceğim. Bu sefer bir değişiklik yapalım, kadın oyunculardan başlayalım istedim. Gelenekselleşmiş Top 20 sıralamasında soyadlara göre alfabetik ilerlediğimi de hatırlatayım ve sizleri listemle baş başa bırakayım:


SAKURO ANDÔ
Shoplifters

Shoplifters’ın Koreeda’nın kariyerindeki zayıf halkalardan biri olduğu ve Yeşilçam finalinin tüm büyüyü bozduğuna dair ısrarım devam ediyor. Ama kabul edeyim, Andô’nun doğallıktan beslenen performansı tesirini hiç yitirmedi. Ben türlü hesap kitap sonucunda daralttığım adaylarım arasına konduramasam da buradaki yeri sağlam.

AWKWAFINA
Crazy Rich Asians

Ocean’s 8 isimli enkazda da hatırı sayılır bir performans çıkaran Awkwafina, hiç kuşkusuz 2018’in en güzel keşfi. Önümüzdeki sezonda The Farewell ile Oscar radarına girmeyi planlayan rapçiden dönme aktrisin Crazy Rich Asians’ın mizah nöbetini alan karakteri bu sene en çok güldüğüm şey olabilir. Başrolleri kaptığını da görürüz umarım…

JESSIE BUCKLEY
Beast

BAFTA Yükselen Yıldız adayı Jessie Buckley için de ekstradan söylenebilecek çok bir şey yok. Ekonomik bir filmde iyi düşünülmüş, asla abartıya sığınmayan bir performans çıkarıyor. Bilhassa finale doğru rolleri değiştiren tutumuna yelken açıyor da jestlerinde irili ufaklı ipuçları bırakıyor ya seyircinin görebileceği, en çok onlara vuruldum.

ROSE BYRNE
Juliet, Naked
Dev bir Rose Byrne hayranı olduğumu söylememe gerek yoktur. Leslie Mann ile birlikte bence komedinin taçsız kraliçeleri ikisi. Juliet, Naked da malum pek beğenilmedi, konuşulmadı. Neticede bir Nick Hornby uyarlaması, ne beklenebilir ki? Ama Byrne bu kötü tekstin içerisinde bile varlığını gösterip, tüm hengameyi izlenebilir kılıyor.

KAYLI CARTER
Private Life

Yeni bir Catherine Keener’ın, Rosemarie DeWitt’in, Melanie Lynskey’nin doğuşuna en ön sıradan tanıklık ettiğimizin farkında mısınız? Private Life küçük bir Netflix bağımsızı gibi kaldı ama bence Kayli Carter’ın adını ezberlememize yardımcı olduğu için bile bir klasik şimdiden. Pek sevdiğim aktrislere izletip “İşte bunu arıyoruz!” demeli.

TONI COLLETTE
Hereditary

Sosyal medyayı azıcık da olsa kullanıyorsanız Toni Collette’in yemek masasındaki sahnesini ezberlemişsinizdir zaten. Benim tekrardan hatırlatmama gerek yok. Sadece bu senenin değil, son dekatın en iyileri arasında gösterebilecek performansı Oscar beşlisi dışında kalmış, en kıymetli ödülü alamamış pek mühim değil. Bizim kraliçemiz belli.

OLIVIA COLMAN
The Favourite

Hep yaptığımız, ama yapmamamız gereken bir şey var: X aktris bundan daha iyi performanslar da vermişti. Yani ne olurdu sanki The Favourite’ı izlerken aklımıza Broadchurch ve Tyrannosaur’u getirmesek? Kadın canını okuyor filmin, canını! Karşısında Hollywood tozu yutmuş iki aktrisi yerle bir ediyor. Neyi konuşuyoruz daha?

BLYTHE DANNER
What They Had
Alzheimer hastalığına yakalanmış karakterleri canlandıran oyunculara ayrı bir zaaf mı geliştirdim, ne yaptım bilmiyorum. Ama yani Blythe Danner bir “vaka” olmaktan öyle bir çıkmış ki What They Had’te, ki filmin çok da büyük kusurları var hikâyesini geliştirme konusunda. Ama bataklık çiçeği gibi parıldıyor orada. Çok da güzel ağlatıyor.

ELIZABETH DEBICKI
Widows

Öncelikle The Great Gatsby, The Night Manager ve hatta The Man from U.N.C.L.E.’da Debicki’ye kapılmış ekip olarak kendisiyle yeni tanışanları ezmemize izin var mı? Widows’ta zayıf bir halka bulmak zaten mevcut değil. Ama Debicki eşsiz karizmasıyla başka bir katman ekliyor rolüne. Yer aldığı sahnelerde gözünüzü ondan ayıramıyorsunuz.

ELVIRE EMANUELLE
First Match

Bu film Netflix’te önüme düştüğü için o kadar mutluyum ki… İzleyenler biliyordur, inanılmaz klasik bir hikâyesi var. Baba problemleri olan bir kızcağız hayata spor ile tutunuyor. Yazarken ben bile esnedim. Ama genç yetenek Emanuelle’in fazlası var, eksiği yok. Hele suratındaki izler ve şişmiş gözleriyle oynadığı bir final sahnesi var ki, of ki ne of…

HALLDÓRA GEIRHARÐSDÓTTIR
Woman at War

Filmekimi’nde iyi ki yakalamışım dedirten İzlanda yapımı Woman at War yakında Jodie Foster’ın hem yönetip hem de başrolünü üstlendiği bir başka Hollywood uyarlaması olacak. Ama öncesinde Geirharðsdóttir’in komedi geçmişini de sıkça kullandığı performansı izlemeniz gerek. Absürtün anavatanı kuzeyden bu sezon çıkmış en iyi iş.

MAGGIE GYLLENHAAL
The Kindergarten Teacher
Şu filmin hayatımda yarattığı yersiz dramayı kolay kolay unutacağımı zannetmiyorum. Üzerinden yeterli vakit geçerse size de açarım, hep beraber güleriz. Ama bir taraftan da insanı klavyeye rastgele basarak güldüren olayıma Maggie Gyllenhaal şahitlik ettiği için mutluyum. Kabul edin artık, bu kadın jenerasyonun en iyisi. Oynamıyor, yaşıyor!

KATHRYN HAHN
Private Life

Transparent’a olan sinirim asla geçmiyor tamam ama en azından diyorum ki Kathryn Hahn’ın ne kadar yetenekli bir oyuncu olduğunu herkese hatırlattı Jill Soloway hanımefendi. Beraber yaptıkları her projede çılgınca parladığını düşündüğüm aktris, Private Life’ta kariyerinin zirvesine ulaşıyor. Ben bitirmiş olsam da ne olur 2018 sinema yılı bitmeden şu filmi izleyin!

REGINA HALL
Support the Girls

Bu senenin asıl varlığı kutlanması, ödüllere boğulması gereken Regina üzülerek söylüyorum King değil, Hall idi. İkisine de ayrı ayrı hayran olmama rağmen Hall’un Support the Girls’de samimiyeti ekrandan taşan performansı öyle kolay kolay yeri doldurulabilir türden bir şey değil. Kolayca dağılabilecek senaryodaki bağlayıcı eleman rolü alkışlık.

ANDIE MACDOWELL
Love After Love

Hiç umursamadığım aktrislerden böyle beklenmedik, dört başı mamur performanslar çıkınca iki kat keyifleniyorum. Ne yalan söyleyeyim kızları Margaret ve Rainey Qualley”i sapıkça takip ettiğim MacDowell bana hayatımın şokunu yaşattı Love After Love’da. Geçtim performansında iyi olmasını, doğaçlamadaki başarısını da takdir etmek şart.

VIRGINIA MADSEN
1985
Bazen çok didaktik davranan 1985’ın kilit sahnesi finale doğru karşınıza çıkıyor. AIDS’e yakalanmış ana karakterimiz gay olduğunu açıklamak için fırsat kollarken annesi New York’a geri uğurladığı arabada bir şey söylüyor: Hazır olana kadar bana söylemek zorunda değilsin. Ben de o zamana kadar hazır olmaya gayret edeceğim. Kalbim…

MELISSA MCCARTHY
Can You Ever Forgive Me?

Oscar’ın kadın oyuncu kategorisinde bu sene Olivia Colman’dan başkasını desteklemek imkansız herhâlde derken çıktı karşıma McCarthy. Yani bana soracak olursanız Identity Thief ve Tammy’de bile harikalar yaratıyordu, ama neyse çok mızıkçılık yapmayayım. Ne de olsa filmografisi arşa değmiş bu performansla. Tek başına son sahne bile rakipsiz.

SHAYNA MCHAYLE
Support the Girls

Regina Hall’dan kafanızı kaldırmayı başarırsanız Shayna McHayle’ın bana Sean Baker imzalı Tangerine’deki dünyayı hatırlatan şahane performansını da yakalama şansınız olabilir. Çok düz ve belki de aktrisin kendi kimliğinin dışına çıkmadığı bir rol. Ama o kadar uyuyor ki bu filmin anlatısına, 2018’de daha organik bir şey görmedim sanırım diyebiliyorum.

JULIANNE NICHOLSON
Who We Are Now

En İyi Kadın Oyuncu beşlime sığdıramadığım için en kahrolduğum aktris Julianne Nicholson oldu açıkçası. Minicik bir film, kocaman bir performans. Zaten eline aldığı en uyduruk rolü bile devleştirebilen bir oyuncu kendisi. Burada da yaşadığı hayal kırıklığı ve acı sonuna kadar izleyiciye geçiyor. Biraz daha derli toplu bir film olsa Oscar radarına bile girebilirdi bence.

CHARLIZE THERON
Tully
Ve son olarak sevmelere doyamadığım Charlize Theron’un bir başka Diablo Cody – Jason Reitman ortaklığı Young Adult’tan beri verdiği en iyi performansı anacağız. Tully sadece Altın Küreler’de boy göstermiş olsa da bu senenin gizli hazinelerinden biriydi bana sorarsanız. Theron’un kurgu odasında makaslanıp yere atılan sahnelerini bile izlemek isterdim.

Adlarını anmazsak olmaz... Ana Brun (The Heiresses), Cynthia Erivo (Bad Times at the El Royale), Claire Foy (Unsane), Anne Hathaway (Ocean's 8), Zoe Kazan (The Ballad of Buster Scruggs), Nia Long (Roxanne Roxanne), Rosamund Pike (A Private War), Florence Pugh (Outlaw King), Tilda Swinton (Suspiria), Rachel Weisz (The Favourite)

Yazar Hakkında

1990 doğumlu. Kuir. İkizler. 2009'da ödül sezonu portalı Oscar Boy’u kurarak sinema yazarlığına başladı. 2014’ten beri O Podcast’in moderatörlüğünü yapıyor. 2023 yılında da SİYAD üyesi oldu.

Yorum yazın...