Bombshell

Bombshell

Yönetmen: Jay Roach | Oyuncular: Charlize Theron, Nicole Kidman, Margot Robbie, John Lithgow, Connie Britton, Rob Delaney, Mark Duplass, Liv Hewson, Allison Janney, Brigette Lundy-Paine, Malcolm McDowell, Kate McKinnon, Katie Aselton, Nazanin Boniadi, Andy Buckey, Michael Buie | Senaryo: Charles Randolph | 109 dakika | Biyografi, Drama

Bedelli sonrası film yazılarına geri dönüşümü televizyon filmlerinin/filmsilerinin vazgeçilmez ismi Jay Roach’un imzasını taşıyan Bombshell ile gerçekleştireceğim izninizle. The Big Short’ta dünya ekonomisine yön veren bir mevzuyu basitleştirirken meselenin özünü unutan Charles Randolph tarafından yazılmış senaryoyla çalışan Roach beyefendi endüstrinin çok yakın tarihinden bir olayı taşımış beyazperdeye. The Loudest Voice adında bir diziyle de ayrıntılarını öğrendiğimiz Fox News skandalının patlama noktasında Roger Ailes adındaki aşağılık medya patronunun geç kalmış çöküşünü izliyoruz. #MeToo ve #TimesUp sayesinde sayısı giderek artan ifşaların ışığında bilhassa Ailes’ın Murdochlar’dan yediği tekme yıkım etkisi yaratmış, kimsenin dokunulmaz olmadığı çok da güzel vurgulanmıştı. Bu açıdan düşününce Harvey Weinstein kadar çok konuşulmamış hadisenin iki farklı medyumda seyirci karşısına getirilmesi, Fox News adındaki b*k çukurunun gerçek yüzünün bağıra çağıra sergilenmesi harika. Ancak Bombshell hayal ettiği o öncü, özgün, iş ortamındaki cinsel istismarın dile getirilişinde bilhassa kadının maruz kaldığı psikolojik şiddetin doğru gözlemini yapan “film” kesinlikle değil. Bir kere her şeyden evvel Fox News ve kadınlarının kendi fanusundan dışarı çıkmıyor hikâye. Faşist, homofobik, kürtaj karşıtı, savaş yanlısı zihinlerin tacizi hak ettiğine dair bir beyanda bulunacak değilim. Ama çok merak ediyorum, bu kadınları kimliklerinden arındırdıktan sonra Roger Ailes’ın, Megyn Kelly’nin, Gretchen Carlson’ın ve daha nicesinin adını kullanmanın ne anlamı kalıyor? Daha önce çektiği Game Change’te Sarah Palin’in üstüne kukla oyunundaki devasa perdeyi iterek kadını en ham ışıkta resmeden Roach, bu sefer politik olmaktan ziyadesiyle kaçınmış. Ailes’ın cumhuriyetçi tiyatrosunda Hitchcock kadınlarını değersizleştirirken en nihayetinde onların bu platformun zihniyeti altında çalışmaya can atan insanlar olduğu gerçeğini kenara itiyor. Özgürlükler ülkesinin en kıdemli koltuğunda oturan babundan bozma Trump’la Megyn Kelly’nin münakaşasını gösterip diğer yandan ülkedeki sağı uyandıran, turuncu başkanlarının seçilmesine ön ayak olan devasa planı tamamen görmezden geliyor. Dolayısıyla da karşımızda realiteden kopmuş ama inatla bir biyografi olduğunun da altını çizen tutarsız bir film kalıyor. Bu noktada Bombshell’in performanslarına sığınması, makyaj oyunlarıyla kim olduğunu unutturan Charlize Theron’a yüzünü dönmesi şaşırtıcı değil. Ne de olsa söyleyecek pek sözü kalmıyor bir noktadan sonra. Kurgu masasında yaşanmış kaosun sebeplerini de öğrenmek istediğimi ayrıca ekleyeyim. Tüm bu hengame arasında bana soracak olursanız film tek iyi performansı Margot Robbie’den sığabilmiş. Çünkü filmin ihtiyaç duyduğu kurgusal karakterlerden biri teslim edilmiş kendisine ve herhangi bir kişiye bağlı kalmadan özgürce hareket edebildiği için bam teliyle meşk eden karakterinden maksimumunu çıkarıyor. Kate McKinnon ile kurduğu bağ da filmin içerisinde organik gördüğüm tek ilişki olduğu için Robbie spot ışıklarının altına çıktıkça Bombshell dengesini buluyor. Kalan kısmı bir magazin programı tarafından son dakikada toparlanmış bir haberden hâllice. Geçiniz…

Yazar Hakkında

1990 doğumlu. Kuir. İkizler. 2009'da ödül sezonu portalı Oscar Boy’u kurarak sinema yazarlığına başladı. 2014’ten beri O Podcast’in moderatörlüğünü yapıyor. 2023 yılında da SİYAD üyesi oldu.

Yorum yazın...