4 Film 400 Kelime: Gişe Canavarları

4 Film 400 Kelime: Gişe Canavarları

Pride ayı, Oscar Boy’un 10. yılı, Emmyler ve Yan Odadan Filmler derken iyice unuttum 2019 filmlerini. Şu an Filmekimi’ne de gidemeyeceğim için toptan intihar modundayım. Hatta bir de tam Ocak ayının ortasına gelecek bir askerlik safsatası var. Yani kabullenmek istemesem de boşamaya, geç bitirmeye mecbur kalacağım bir sinema yılındayız. Ama geç olsun güç olmasın diyerekten yılmadan konuşmaya, yazmaya devam tabii. Bugün de yolu sinemadan çoktan geçmiş, Torrent Festivali sayesinde haşır neşir olduğum dört yapımı alayım ve güncellenmiş Tembelin Günlüğü bölümünde konuk edeyim dedim. İtirazı olan varsa şimdi konuşsun ya da sonsuza kadar sussun haykırışları eşliğinde sağ ayakla giriyorum…

X-MEN: DARK PHOENIX

X-Men külliyatını olabildiğince savunsam ve Days of the Future Past’in de yakın tarihteki en iyi süper kahraman filmlerinden biri olduğunu düşünsem de Dark Phoenix’te tutunacak bir dal bulmakta zorlanıyorum. Her şeyden evvel hadiselerin seçkisizliği, kötü adam sürüsünün motivasyon kelimesinin sözlük anlamından habersiz olması ve en nihayetinde sadece birbirinden ünlü oyuncularını sergilemek üzere vitrine koymasıyla enkaz vasfını sonuna kadar hak ediyor bu kakafoni. B*k yoluna ölmek ve güme gitmek gibi deyimlere hakkını teslim eden vedaları haricinde iki saat boyunca tek bir defa bile heyecan yaratamaması da üstün bir başarı örneği. Bu kadar tökezlemelerinin sebebinin tek bir şey olmasını her şeyden çok isterdim. Ancak senaryonun topluca klozete atılması ve üzerine sifon çekilmesi şart.

SPIDER-MAN: FAR FROM HOME

Açık ve net bir şekilde, son üç jenerasyon (Maguire, Garfield, Holland) düşünüldüğünde, en kötü Spider-Man filmi diyebiliyor muyuz Far from Home’a? Henüz Sony – Marvel atışması ortada yokken MCU’nun yeni Tony Stark’ı olarak atayabilmek adına çekilen bu geçiş öyküsü, en sevdiğimiz süper kahraman Peter Parker’ı rezil rüsva ediyor. Mesele lise çağına dair heyecanlarla bezenmiş olması değil, yaptığı ucuz eleştiri. Kendini iyi bir ticaret adamı olarak lanse edip çalan, dolandıran, batarken çıktım diyen Trumpcık burada Jake Gyllenhaal’un bedeninde yeni bir maskara çeşidi oluyor. Belki en direkt yoldan değil, içimizdeki, tüketim çağının bütün şaklabanlarına bir selam var ama nasıl bayağı, nasıl kör kör parmağım gözüne örneklendirmelerle anlatamam… Filmin sonunda bütün karakterleri bir yere kapatıp Thanos’un taşlarıyla yok etmek istedim ama neyse ki bana gerek kalmadı. Sony topluca çekti sifonu (yine sifon!).

ALADDIN

Çocukluğumda izleyip hayal meyal hatırladığım ve yıllar içerisinde masalın hafızamdaki yerini güncellemeye fırsat bulamadığım Aladdin hoş bir sürpriz oldu benim için. Will Smith’in CGI destekli maviliği sinirlerimizi bozacak derken en büyük tembihi yalan söylememek üzerine olan Disney projesi kötü bir tat bırakmadı ağzımda. Aşk meşk meselelerini merkeze yerleştirirken kadın karakterini de tamamen karikatür eylemeyen ve Güney Asyalı karakterlerini kimliği bu coğrafyaya mensup oyunculara teslim ederek görevini hakkıyla yerine getiren Aladdin’i bir “Aferin” ile kutsamak şart. Haricinde tam da bir aile etkinliği bence. Her yaştan izleyiciyi para harcanmış setleriyle büyüleyebilecek kadar meziyeti mevcut. Masalın özünü biraz daha zenginleştirebiliyor olsak not daha da yükselir tabii.

CAPTAIN MARVEL

Avengers: Endgame öncesi bu karakter de kim yahu diyerek alelacele gösterime sokulmuş gibi hissettiren orijin öyküsü Captain Marvel’ın içinden hiç de fena sayılmayacak bir film çıktı. Ben Brie Larson önyargım yüzünden partiye epeyce geç kaldım ama meselesini üçüncü kişilerle çözmek yerine esas karakterinde bitiren senaryosu pek temiz, pek başarılı. Bir de Marvel’ın artık ezber ettiğimiz klişelerini daha cilalı bir biçimde kullanmaya gayret göstermişler gibi geldi bana. Guardians of the Galaxy’de işleyen sevimli ve konuşan, düşünen hayvan storyboard’u buraya alınıp monte edilmiş hissiyatı yaratsa da zaten aynı fabrikadan çıkmış çizgi romanları uyarlamıyorlar mı? O kadarı da olsun. Kaldı ki o kedi, Captain Marvel’ın ritmine de epey katkıda bulunuyor. En azından ikinci yarıya kaliteli bir mizah armağan etmiş.

Yazar Hakkında

1990 doğumlu. Kuir. İkizler. 2009'da ödül sezonu portalı Oscar Boy’u kurarak sinema yazarlığına başladı. 2014’ten beri O Podcast’in moderatörlüğünü yapıyor. 2023 yılında da SİYAD üyesi oldu.

Yorum yazın...