Takip et

Dizi Eleştirisi

House of the Dragon (2. Sezon): Sil Baştan…

tarihinde yayınlandı.

Yaratıcı: Ryan Condal ve George R.R. Martin | Oyuncular: Emma D’Arcy, Olivia Cooke, Matt Smith, Rhys Ifans, Steve Toussaint, Eve Best, Sonoya Mizuno, Fabien Frankel, Matthew Needham, Jefferson Hall, Harry Collett, Tom Flynn-Carney, Ewan Mitchell, Bethany Antonia, Phoebe Campbel, Phia Saban | 54~70′ | HBO

House of the DragonGame of Thrones gerçekten tüm zamanların en iyi dizisi miydi? Yoksa sırf o final sezonu için en büyük hayal kırıklıklarından biri olarak mı anılmayı hak ediyor? Herkes tarafını seçse de yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurta sualinden daha yorucu bir sarmala açılıyor bu tartışma. Gişe sinemasının kökünü kurutup ilk çıktığı günen bu yana, televizyonun çehresini bütünüyle değiştiren bir akımını fitilini ateşlediğini de inkâr edemiyoruz. 2010’lu yıllardaki seyir defterlerimizi Stark kardeşler için dökülen gözyaşlarımızla ıslattığımızı unutabilmemiz de mümkün değil. Emilia Clarke’dan Kit Harington’a yeni nesil aktörleri dünya sahnesine taşıması da cabası. Ama bugün bile, diziye yarım dekat sonra yetişenleri gördükçe iyi hazırlanılmamış veda busesinin kıytırıklığını hatırlayarak irkiliyoruz maalesef. Aslında garip bir yere de konuşlandı dizi zaman olarak. Pandemi sebebiyle son birkaç seneyi onlarca yılmışçasına yaşadık ve Game of Thrones tam olarak pandemi arifesinde yaptı finalini. Tüm dünyaca aynı anda bir şey izleme ritüelimizin son temsilcisiydi ve yeri de asla dolmadı ardından. Pandeminin biri beş hissettiren formuyla da birleşince araya bir asır girmiş gibi oldu. Yalnız HBO, ağzımızdaki acı tatla ilgili anılarımızı depreştirmeye pek meyilli biliyorsunuz ki. Bugüne kadar yaptıkları en büyük yatırımı türlü spin-off yapımlarla ayakta tutmaya devam edecekler. House of the Dragon ile yaptıkları açılışı başka projelerle de zenginleştirmeye hazırlanan kanal, Targaryen hanesinin tarihini karıştırdığı yapımın ikinci sezonuyla da bu yaz yine güzel oyaladı hepimizi. Sadece sorun şu ki, Game of Thrones’un işlemeyen taraflarını hatırlatan bir geri dönüş oldu bu.

Yeşiller ve siyahların taht kavgasının girizgâhını ilk sezonla yapan ve her karakterin ebedîyen motivasyonlarını anlayabileceğimiz kadar gevezeliği ilk sezona sığdırdıktan sonra tek bir şey bekledik House of the Dragon’ın ikinci sezonundan: Aksiyon. Artık sözün yerde kalmadığı, kılıcın kınından çıktığı, ejderha aleviyle harlı harlı pişecek bir katliam izlemeye hazırken bir durağanlığa hapsolduk. House of the Dragon’ın ikinci sezonu aynı evrene bir kez daha hiçbir şey bilmiyormuşuzcasına giriş yapıyor. Bitmeyen önsözünün yeni cildinde çoktan ne yapacaklarını tahmin ettiğimiz ve ikna da olduğumuz karakterleri bir kez daha tanıtmaya, boyasının ikinci katını atmaya meylediyor yaratıcı pozisyonunu Miguel Sapochnik’ten devralan Ryan Condal, George R.R. Martin ve senarist ekibi. Dört sezon olarak planlandığı ortaya çıkan yapımın sekiz bölümlük ikinci ayağında, Prenses Rhaenys’e veda etmenin haricinde dişe dokunur tek bir olay izleyemiyoruz. Rhaenyra boşluktan yaverine yanaşıyor, Daemon anca aylarca kabus ve halüsinasyon gördükten sonra hayatı boyunca ona destek veren yegâne kadının arkasında durma zahmetini gösteriyor. Alicent ağzının ortasına iki tane patlatsa içimizin rahatlayacağı oğullarının avanaklıklarıyla uğraşıp on kalbimiz olsa birini vermeyeceğimiz Criston Cole’un gerçek yüzünü görüyor. Olaysız, kaplumbağa hızında, birbirine neden – sonuç değil de sonuç – sonuç ilişkisiyle bağlı bir tekerrür zincirinde de sezon sona eriyor.

house of the dragon

Ramin Djawadi’nin hangi kontekstte olursa olsun parçası olduğu materyali zenginleştiren ezgileri “epik” bir anlatının kapılarının aralandığını işaret etmese, neredeyse her karakter için tek mekânda geçti denilebilecek kadar klostrofobik ikinci sezonun gelişmesizliğinde biz de havlu atacağız. Bir taraftan da büyük bir başarı örneği tabii. Game of Thrones ilk sezonlarının gücüyle bizi müşkülpesent seyircilere dönüştürmüş olsa da ölçeği açısından House of the Dragon ezber bozmaya devam ediyor. Öncülünden daha yeni bir tarihte yapılmasının avantajıyla gerçeğe giderek yaklaşan görsel efektleriyle sihirli bir hal alıyor. Takıldığımız nokta, toplasanız iki bölümde tamamlanabilecek öykünün sekiz bölüme yayıldıkça yayılması, başından sonu belli karakter çalışmalarının üzerinden tekrar tekrar geçilmesi.

Beni ve sanıyorum ki House of the Dragon’ı yılmadan izlemeye devam edenlerin en büyük sebebi her biri kusursuza yakın oynayan kadrosu elbette. Emma D’Arcy ve Olivia Cooke birer kasting harikası olarak sınırları zorluyor. İkinci sezonla birlikte rolleri artan Ewan Mitchell ve Tom Glynn-Carney için de ayrı parantez açmak lazım. HBO’nun kazandıkları paraları sayarken kısıtlı malzemeden dört yıla yayılabilecek bir dizi çıkabileceğine inanıp, bu fikre ikna olmalarını bir şekilde House of the Dragon’ın oyuncuları sayesinde atlatacağız umuyorum ki. Özel olarak sezon finalinin sosyal medyada önümüze düşen editlerden farksız hâline de dikkat çekmeli. Böylesine bir acemiliğe Bran’in aceleye gelen zembille gökten tahta inme safsatasında bile rastlamamıştık. Ne olur toparlanalım sevgili Ryan Condal ve George R.R. Martin, ne olur…

Devamını oku
Yorum Yapın

Yorum yazın...

Oscar Boy sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin