Takip et

Eleştiri

Mountainhead: Şalenin Yalancı Tanrıları

tarihinde yayınlandı.

Mountainhead

MOUNTAINHEAD | Yönetmen & Senaryo: Jesse Armstrong | Oyuncular: Steve Carell, Jason Schwartzman, Cory Michael Smith, Ramy Youssef, Hadley Robinson, Andy Daly, Ali Kinkade, Daniel Oreskes, David W. Thompson | ABD | 109′ | Drama

MountainheadTüm zamanların en iyi dizisi Succession‘ı tam yerinde ve zamanında noktalayarak, zaten kusursuz olan hikâyesine doğru yerde final yapan Jesse Armstrong, bu ustalığının ardından beklentilerin zirvede olduğu Mountainhead ile karşımıza çıkıyor. Bu kez, yapay zekâya yön veren dört teknoloji milyarderinin steril hayatlarına konuk oluyoruz. Bir kış şalesinde, egolarını masaya koyup poker oynamak üzere buluşan bu zengin asalaklar, gerçeklikten kopmalarına sebep olacak kadar varlıklı, erkek olmalarının getirdiği iktidar tutkusu içinde debelenen, kırılgan heveslerin peşinde sürüklenen figürler olarak çiziliyor. Armstrong, Hollywood’a da sıçrayan yapay zekâ tartışmasında tarafını net biçimde de belli etmiş. Zengin nefretiyle yoğrulmuş dünyasında bu teknolojiyi hayatımıza sokanlara bilinçli olarak negatif bir imaj yükleyerek filmini sert ama yerinde bir pozisyona yerleştiriyor.

Amerika seçimlerinin Hollywood’a yalnızca üretim takvimleri açısından yön vermediği artık apaçık. Bong Joon-ho’nun, Trump’ı andıran Mark Ruffalo karakteri nedeniyle vizyon tarihini seçim sonrasına ertelemesi gibi, Jesse Armstrong ve HBO da Elon Musk’ın önünü açtığı, iliklerine kadar cahil ama ucundan siyasete bulaşmaya çalışan tiplerin resmi geçidini Emmy takviminin son gününe bırakmış. Bu kararda, Musk ve benzeri multi milyarderleri gökten inmiş bir lütuf gibi gören kitlelerin azalma trendine güvenmelerinin de payı olduğu söylenebilir. ABD başkanıyla girdiği ticari ilişki, birkaç gün önce Twitter’da patlayan “Epstein dosyalarında Trump’ın da adı geçiyor” itirafıyla fiilen sonlandığını düşününce yerinde bir karar olduğunu söylemek mümkün zaten. İşte Mountainhead politik hicvini tam da bu kafa yapısının üzerine kuruyor. En basitinden, aralarında en az milyar dolar kazananı aşağılamak için ona “Soup” diye hitap ediyorlar. Zira ABD kültüründe çorba mutfakları genellikle fakirler ve evsizler için yardım amacıyla çalıştırılıyor. Armstrong’un senaryosu, bu sınıfsal aşağılama dilinden ve ilkesizlikten besleniyor kısacası.

Mountainhead

Aynı konunun daha hafif ve sürükleyici bir versiyonunu Prime’da yayımlanan G20 ile izleyebileceğiniz bu evrende, yapay zekâ ve deepfake krizinin orta yerinde, Succession’dan miras kalan zenginlik motifleriyle yeniden karşılaşıyoruz. Bir yanda paranın bile çözüm bulamadığı ölümlülüğünü saçma sapan yöntemlerle ertelemeye çalışan yaşlı bir kurt, diğer yanda insaniyetin tümü bedeninden çekip alınmış gibi görünen, Mark Zuckerbergvari bir canavar duruyor. Zırhlı siyah arazi araçları, şeflerin hazırladığı kusursuz tabaklar, her sahnede dipte bekleyen viskili bardaklarıyla bu tanıdık manzarada, şansı ve etik dışı yollar sayesinde servet edinmiş bir avuç kımıl zararlısının, dünyanın geri kalanı için hak ve özgürlükleri nasıl bir oyun bahçesine dönüştürdüğünü izliyoruz. Tabii ki Armstrong’un, artık o zenginlere mi yoksa kendisine mi ait olduğunu tam kestiremediğimiz tanıdık mizahi dokunuşuyla…

Succession’ın 40 saati aşan sürede ördüğü Şekspiryen anlatının kudretiyle, süresini 120 dakikanın altında tutmaya çalışan Mountainhead’in derinliğini mukayese etmek elbette adil olmaz. Ancak burada asıl fark, Roy ailesinin arkasındaki Murdoch’ların etkisinin tarihsel olarak daha belirgin ve ölçülebilir bir geçmişe sahip olması. Mountainhead’deki hareket noktamız ise Elon Musk ve onun neden uzaya gönderdiğini kimsenin umursamadığı gemileri, pandemi sonrası forsu sarsılmış Tesla markası ve Twitter’ı yalnızlığıyla öfkelenen erkeklerin nefret arenasına dönüştürmesi hâlâ çok taze. Bu adamın uzun vadede vereceği zarar henüz tam anlamıyla çözülebilmiş değil. Armstrong, olay mahaline daha cesetler soğumadan koşup geldiği için, hakim olduğu iş dünyası jargonuyla açığı kapatmaya çalışsa da gözlemleri yavan kalıyor. Dört duvar arasında sıkışmış, birbiriyle iletişim kurmakta bile zorlanan dört adamın arasındaki kriz de filme gerçek bir hareket kazandıramıyor.

Mountainhead

Bence ne biz seyirciler olarak ne de Jesse Armstrong bu konuda deneyimi olan bir kalem olarak, bu yeni nesil zenginlerin yarattığı tahribatı küçümsesek de tam anlamıyla kavrayabiliyoruz. Evet, oturdukları yerden tanrı kompleksleriyle yaptıkları atışmaların gerçeği andırdığı, cehennemi andıran cam kulelerinde ürettikleri, kamusal alanlara da sirayet eden icatlarla dünya düzenini altüst ettikleri ortada. Ama haldır huldur yapılmış şakaların arasında, Jimmy Fallon’un Trump’ın saçını karıştırarak yaptığı gibi, “matrak gerizekalılar” kategorisine indirgenemeyecek bir kötülüğü de farkında olmadan meşrulaştırıyor Mountainhead. Üstelik esprilerinin komik olmaması ya da akıcılık konusunda ciddi sorunlar yaşaması bir yana, film temelde zayıf, baştan savma, tek boyutlu ve hatta bilinçsiz. İyi dizilerde dirsek çürüterek ustalaşmış pek çok televizyon yazarında da gördüğümüz üzere, Armstrong da süresi sınırlanınca çok şey anlatmaya çalışırken hiçbir şeyi gerçekten anlatamama çıkmazına düşüyor.

Devamını oku
Yorum Yapın

Yorum yazın...

Oscar Boy sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin