Takip et

Dizi Eleştirisi

Peacemaker (2. Sezon): DC’nin Dolgu Maddesi

tarihinde yayınlandı.

Peacemaker

PEACEMAKER | Yaratıcı: James Gunn | Oyuncular: John Cena, Danielle Brooks, Freddie Stroma, Jennifer Holland, Steve Agee, Frank Grillo, Robert Patrick, David Denman, Sol Rodríguez, Tim Meadows, Nhut Le, Michael Rooker, Sean Gunn, Isabela Merced, Nathan Fillion, Nicholas Hoult, Joel Kinnaman | 33~58′ | HBO

PeacemakerMarvel her yeni film ve dizisiyle tarihin derinliklerine gömülürken, rakibi DC küllerinden doğuyor. The Penguin’le eleştirel anlamda zirveye çıkan çizgi roman evreni, tıpkı o yapım gibi HBO’da yayınlanan Peacemaker’ın üç yıl aradan sonra gelen ikinci sezonuyla da hayal kırıklığına uğratmadı. Yine bir kıyas yapmak gerekirse, The Rock’a göre çok daha yetenekli ve farklı rolleri üstlenme cesaretine sahip John Cena, bu mankafalı süper güçlülerle dolu yapımın merkezindeki karaktere hayat veriyor. James Gunn’ın elinden çıkan The Suicide Squad’da tanıştığımız Peacemaker, süper kahramanların parıltılı dünyasının aksine, geçmişi şiddete ve kötülüğe hizmet etmeye bulanmış karakterlerin hikâyesini anlatıyor. Öfkesine yenik düşmekte bir dünya markası olan Peacemaker, bu defa paralel evrenlere açılan bir geçitte, küçük yaşta kaybettiği erkek kardeşinin hayatta olduğu bir alternatif gerçeklikte mecburen kendini öldürmek zorunda kalıyor. Ardından bu yeni dünyada öldürdüğü Peacemaker’ın yerini alıyor. Burada alıştığından farklı bir babaya, sağ bir kardeşe, halkın gösterdiği büyük bir saygıya ve Emilia’yla sağlıklı bir ilişkiye sahip olduğunu fark edince de geri dönmemek üzere buraya çöküyor.

Toplu bir dans numarasının yer aldığı jeneriğiyle bile “aykırı olma” iddiasını seyirciye hissettiren Peacemaker, yeni sezonunda hem mizahın hem de aksiyonun dozunu artırıyor. James Gunn’ın başına geçtiği DC’nin bu yaz vizyona giren filmi Superman’in sonrasına odaklanan hikâyede, Lex Luthor’ın etkisini ve hatta kısa bir süreliğine kendisini de görüyoruz. Süper kahraman öykülerinde son dönemde yükselen bu paralel evrenler, kapılar, portallar furyasının müsebbibi de az çok belli aslında. Kısacası, tüm bunlar artık eskapizm alışkanlıklarımızın bir uzantısı. Bir zamanlar sadece bize ait olmayan bir evrene dalmak, hatta sinema salonuna gitmek bile çekilmez hale gelen hayatımızı renklendirmeye yetiyordu. Şimdiyse çıta yükseldi. Bu paralel evren fikri, yanlışlarımızla heba etmediğimiz bir hayatın “doğru” yaşanmış versiyonuna rastlama ya da kaybettiğimiz bir sevdiğimizle yeniden aynı havayı soluma umuduyla, seyircinin duygusal zaafına başka bir yerden dokunuyor.

Peacemaker

Bir önceki sezonda uzaylı istilasını durdurma kabiliyeti sayesinde yarı hak edilmiş bir kahramanlık payesi edinen Peacemaker’ı, hikâye tam bıraktığımız yerden değil, biraz da olgunlaşmış bir noktada bulmamız dizinin hânesine artı yazıyor. Maceralarının bir parçası olmuş arkadaş grubunun da farkında olduğu bu varoluş sancısı, aslında doyurulamayan bir egodan çok, derinden yaralı bir kalbin dışavurumu. Yeni sezonda dizi, bu yarayı mizahi biçimlerde kaşımayı tercih ediyor. Kokain torbalarının yanlışlıkla patlatılıp havaya karıştığı bir ortamda yaşanan çılgın bir maceradan, kıymetli kuşunun doğru zamanda gelen yardımlarına kadar türlü tuhaflıklar arasında sürükleniyoruz bu minnoş kalpli kas yığınının peşinde. Açtığı kapının Nazilerin üstün geldiği bir evrene açıldığını bile fark edemiyor kendi duygusal karmaşası içinde. Gerçi bunu düpedüz gerizekalılığa bağlamak da mümkün ya, neyse.

Trainwreck’te tanıştığımdan beri ekrana ve perdeye çok yakıştığını düşündüğüm, fiziğiyle asla denk düşmeyen rolleri seçmekten çekinmeyen ve en önemlisi komedi konusunda ciddi bir yeteneğe sahip olan John Cena’nın diziyi sırtında taşıdığına şüphe yok. Öyle ki, dizinin son bölümden önce erken final yapma eğilimini bile onun enerjisi sayesinde görmezden gelebiliyoruz. İkinci sezonla birlikte Peacemaker defterini kapattığını söyleyen James Gunn, 8 bölümlük bu macerayı biraz garip bir biçimde tasarlamış doğrusu. Sekizinci bölüm âdeta bundan sonra DC evreninde olacaklara bir kapı aralıyor, anlamsızca bağlandığımız Peacemaker’ı da bedel ödemesi gerekmeyen suçları yüzünden bir hiçliğin ortasında bırakıp çekiliyor sahneden. Cena’nın DC’nin grilerden neonlara kayan renkli dünyasına mutlaka geri döneceği kesin, ancak yakın bir tarihte bu karakterin tekil bir hikâyesini izlemeyeceğimizi Gunn çoktan ilan etmiş durumda.

Peacemaker

Süper kahramanların varlığını daha realist bir düzleme oturtma çabasındaki Invincible ve The Boys kadar kanlı olmasa da, şok etkisi yaratmak uğruna ansızın katliama girişmekten çekinmeyen Peacemaker, gözünü Cena’dan ayırdığı anda monotonlaşmaktan kurtulamıyor. Danielle Brooks, Jennifer Holland ve Steve Agee’nin karakterleri hâlâ Peacemaker’ın yapacağı şakalara zemin hazırlamakla sınırlı. Buna karşın, Cena’yla boy ölçüşebilecek kadar ilginç tek karakter olan Vigilante, Freddie Stroma’nın keyifli performansıyla kâğıt üzerindekinden çok daha cazip bir forma bürünüyor. Ancak onun da sınırlı ekran süresi düşünülünce, Peacemaker’ın eğlenmek ve eğlendirmekten öteye geçmeyen, DC’nin hikâye boşluklarını doldurmak için kullandığı bir yapım olarak doğru zamanda veda ettiğini söylemek yanlış olmaz. Neyse ki Cena bizi kendinden mahrum bırakmaz, muhtemelen çok geçmeden en absürt komedilerden birinde karşımıza çıkacaktır. Yine de şöyle ağdalı bir dramada oynayıp The Rock’tan önce bir Oscar adaylığı kapmasını çok isterim açıkçası.


Oscar Boy sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Devamını oku
Yorum Yapın

Yorum yazın...

Oscar Boy sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin