Dizi Eleştirisi

Hal & Harper (Mini Dizi): Televizyonda Mumblecore

Yayınlandı

on

HAL & HARPER | Yaratıcı: Cooper Raiff | Oyuncular: Cooper Raiff, Lili Reinhart, Mark Ruffalo, Betty Gilpin, Addison Timlin, Havana Rose Liu, Alyah Chanelle Scott, Christopher Meyer | 25~43′ | MUBI

Mumblecore türüne Shithouse ve Cha Cha Real Smooth gibi iki şahane bağımsızı armağan eden, kalemi güçlü yetenek Cooper Raiff, yine hem yazıp hem yönetip hem de başrolü üstlendiği bir projeyle karşımızda. Ancak bu defa söz konusu olan bir film değil, bir mini dizi. Prömiyerini yılın başında Sundance’te yapan ve Türkiye hariç pek çok ülkede MUBI üzerinden seyirciyle buluşan Hal & Harper, çocukluklarında annelerini kaybetmiş iki kardeşin ceplerindeki koca yasla ve travmayla gündelik hayatlarını nasıl sürdürdüklerini anlatıyor. Hal (Raiff), bir dargın bir barışık olduğu kız arkadaşıyla ilişkisini yürütmeye çalışırken derslerine yeterince zaman ayıramayan, aynı zamanda ablasına da fazlasıyla yük olan bir karakter. Harper (Lili Reinhart) ise altı yıllık ilişkisi altında yavaş yavaş ezilmeye başlamış, kalbini yeniden harekete geçiren iş arkadaşı yüzünden de kafası karışmış genç bir kadın. Seneler sonra hayatına yeni biri giren ve üçüncü çocuğunun doğumuna hazırlanan babaları (Mark Ruffalo) ise kendi sıkıntılarıyla boğuşmakta. Tipik bir Cooper Raiff işi olarak, Hal & Harper da ikili ilişkilerin önem teşkil ettiği bir takım dinamikler içinde herkesin hem kendi yolunu bulmaya hem de hayatın içinde kaybolmamaya çalışmasını merkeze alıyor.

Raiff, bu kez elinde yarımşar saatten dokuz bölümlük geniş bir zaman dilimi olduğu için karakterlerini tek tek tanıtma fırsatını iyi değerlendiriyor. Sıradan diyalogların içine serpiştirilmiş gündelik beyanlarla bu küçük ailenin her üyesi hakkında net bir fikir edinmemizi sağlıyor. Beklenmedik anda beliren kolajlarda ise hem geçen zamanı işaret ediyor, hem de yaşanan gelişmeleri etkileriyle birlikte özetleyerek onları âdeta kendi ailemizden biriymiş gibi tanımamıza yardımcı oluyor. Eşini kaybettikten sonra hayata bir türlü tutunamamış babanın geçen yıllar için duyduğu pişmanlık, Hal’in küçük yaşta başlayan dikkat eksikliğinin hayatındaki her şeyi yarım bırakmasına yol açışı ve Harper’ın annesini tanıyamamaktan doğan derin yalnızlığı tek tek işleniyor. Raiff, duyguları ilmik ilmik dokuyarak aktarıyor seyirciye. Yas sürecinin tüm evrelerini de kronolojik bir sıraya bağlı kalmadan, sıkça geçmişe dönerek sergiliyor ve hiçbir duyguyu es geçmiyor.

Annelerinin vefatının hemen ardından böyle olmasa da, kayıptan 15 yıl sonra, yani bugüne geldiğimizde, Hal ve Harper tek bir organizma gibi hareket ederken aslında aynı evde bambaşka insanlar olarak büyümelerinden güç alıyor hikâye. Hal, romantik bir ilişkiye bir anda kapılacak kadar savunmasız; Harper ise ne istediğini çözmekte geç kalsa da kayboluşunun sebeplerinin üzerine gidecek kadar bilinçli. Bu belirgin farklılıklar, iki kardeşin bağında bir tarafın ebeveyn rolünü üstlenmesine yol açıyor. Annelerinin ölümü ve babalarının çoğu zaman varlık gösteremediği çocuklukları, ikisinin de sorumluluk bilincini erken geliştirmelerine neden olmuş. Böylece hayatı farklı şekillerde göğüsleyen iki kardeş izliyoruz. Burada enteresan bir tercih de yapılmış. Acıların hızla büyüttüğü bu kardeşlerin çocukluklarını, yetişkin hallerine can veren Cooper Raiff ve Lili Reinhart canlandırıyor. Amaç çok açık. O küçücük bedenlerde, kaderin onları nasıl hızla olgunlaştırdığını ve gözümüze nasıl yetişkin gibi göründüklerini göstermek.

Neşeyle hüzün arasındaki sert uçurumun kıyısında gidip gelen Hal & Harper, tek bir kayıp sonrası üç karakterin hem kendileriyle hem de dünyayla yaşadığı çatışmalara katmanlı ve isabetli bir manzara sunuyor. Cooper Raiff, genç yaşına rağmen hayatla kurduğu ilişkiyi anlamlandırmaya çalışmıyor, olduğu gibi ortaya seriyor. Düşünce egzersizlerini senaryo formunda sürdürmesi, adeta bir terapi ya da meditasyon gibi işliyor. Tek başına bir şey ifade etmeyen anıları yan yana getirip bütünden anlam çıkarabilme yeteneği gerçekten takdire değer. Ancak nevresimlere boğulmuş hâldeyken acıların henüz hatırlanmadığı, sabah saatlerindeki ilk mahmurluk anlarına fazlaca yaslanan yapım, yer yer iyi kurgulanmamış bir film gibi hissettiriyor. Hal & Harper, sanki sekiz ayrı yerinden gelişigüzel makaslanmış uzun bir film gibi. Dizi formu Raiff’e süre anlamında geniş olanaklar tanımış olsa da, bu hikâyenin daha sıkı bir kurguyla çok daha güçlü bir sonuç vereceği neredeyse kesin.

İndie müziğe gönül vermiş izleyicinin kulaklarının pasını alan Hal & Harper’ın kasting gücünü de es geçmemek gerek. Raiff, kendinden hareketle yazdığı Hal karakterine çok yakışıyor, gençliğini hatırlattığı Mark Ruffalo’yu da projeye dahil etmesi zekice bir tercih. The Sex Lives of College Girls’ün sevilen isimleri Alyah Chanelle Scott ve Christopher Meyer’ın varlığı, ayrıca Lili Reinhart’ın Riverdale’in Betty Cooper’ından çok daha fazlasını yapabileceğini bir kez daha göstermesi, dizinin performanslara yaslanan yapısına da çok şey katıyor. Her şeyin finalde çözüme kavuşmaya, iyileşmeye doğru yüzünü dönmesi, dizinin hayata daha yakın formuna tam anlamıyla uymasa da veda bölümünün gücünü zedelemiyor neyse ki. Hal & Harper, boğazımızda bir düğüm, sevip de diyemediklerimize duyduğumuz özlem ve bir sonraki Cooper Raiff projesi için hissettiğimiz açlıkla noktalanıyor.

Yorum yazın...Cevabı iptal et

Exit mobile version