Takip et

Liste

Dinlemeye Doyamadığım Podcastler

tarihinde yayınlandı.

Henüz Türkiye’de Spotify bile yokken, iTunes’un da çok gelişmediği zamanlarda podcast üretmeye başlayan delilerden biriydim. Üç arkadaş çıktığımız bu yolculukta zamanla değişimler yaşandı ama canım Seda’yla (nam-ı diğer Sayın Artar) 11 sezonu devirdik. Şimdi 12. sezon için kayıtlara devam ediyoruz, hem de her zamankinden daha üretken ve çalışkan şekilde.

O Podcast artık sadece bizim geleneksel buluşmamıza değil, Emre Eminoğlu moderatörlüğünde eski Akademi Ödülleri törenlerini konuştuğumuz Nerede O Eski Oscarlar serisine de ev sahipliği yapıyor. Hal böyle olunca sizlerden de sık sık “Peki sen neler dinliyorsun?” sorusu geliyor. Geçtiğimiz bölümde biraz bahsetme şansım olmuştu ama yazıya dökerek tarihe not düşmek istedim. Buyurun bakalım, yıl sonu Spotify dürümümde görme ihtimalinizin yüksek olduğu podcastlere:

Good Hang with Amy Poehler

Spotify üyesi olan herkes gibi ben de Good Hang with Amy Poehler’ı keyifle dinliyorum. Her Salı TSİ 13.00’te yeni bölümleri yayınlanan program, Saturday Night Live efsanesi Poehler’a bir kez daha hayran olmamız için biçilmiş kaftan. Video formatında da takip edilebilen programda her hafta ünlü bir konuk ağırlanıyor. Kariyerleri, hayatları, güncel projeleri ve tabii Poehler’la olan anıları üzerine bol kahkahalı sohbetler dönüyor. Nereden başlayacağını bilemeyenlere Tina Fey, Seth Meyers ya da Rashida Jones bölümlerini öneririm. Daha yakın dönemde Cole Escola, Leanne Morgan ve Dakota Johnson’lı haftalar da epey eğlenceli.


The Lonely Island and Seth Meyers Podcast

SNL takıntımı artık saklayacak hâlim yok. Programın efsanevi dijital skeçlerine imza atan The Lonely Island ve aynı dönemde sahnede olan Seth Meyers, bu podcastte tek tek skeçleri masaya yatırıyor. Bölümleri dinlemeden önce YouTube’dan ilgili skeçleri açıp izlemenin gerektiğini söyleyeyim. En azından daha çok keyif almanızı sağlayacağı kesin. Meyers, Andy Samberg, Jorma Taccone ve Akiva Schaffer üçlüsüyle birlikte sahne arkasında yaşananlara dair hikâyeler anlatıyor. Komedi sahnesine ya da Saturday Night Live’a en ufak bir ilginiz varsa bile kaçırmamanız gereken bir seri.


Las Culturistas with Matt Rogers & Bowen Yang

Bir SNL bağlantısı daha… Programın yıldızı ve artık bir kuir ikonuna dönüşmüş Bowen Yang, yakın arkadaşı Matt Rogers ile yıllardır Las Culturistas çatısı altında buluşuyor. İkilinin sohbeti popüler kültür özelinde gayler için gündem olmuş bütün gelişmelere uzanıyor. Her bölümde “I Don’t Think So Honey” adlı köşede ortaya çıkan sürpriz çıkışlar da ayrı bir eğlence unsuru. Tina Fey ve Hannah Solow bölümleri bu açıdan şimdiden ikonikleşmiş durumda. Lady Gaga’dan Cate Blanchett’e, Sarah Jessica Parker’dan Chappell Roan’a kuir kesimin ikon ilan ettiği tanrıçaları ağırlarken Matt zaman zaman fazla konuşsa da alışınca insan onun hiç susmamasını istiyor. Podcastin bir uzantısı olan deli işi ödül törenlerini ve birbirinden komik kategorilerini de kaçırmayın!


Screen Talk

Ödül sezonu hocalarımdan Anne Thompson’ın IndieWire çatısı altında sürdürdüğü Screen Talk, Eric Kohn’un ayrılışından sonra kısa süreli bir bocalama yaşamıştı. Neyse ki Ryan Lattanzio ile güzel bir denge yakaladılar nihayet. Thompson, her zaman olduğu gibi izlediği yapımlara bağlı kalarak tahminlerini yapıyor, festival festival dolaşıp sezonda öne çıkacak filmleri takip ediyor. Programda hem bu yapımların şansını değerlendiriyorlar, hem de endüstrideki önemli gelişmeleri ve özel etkinlikleri masaya yatırıyorlar. Ödül sezonu kulislerini erkenden duymak isteyenlere kesinlikle tavsiye ederim.


Prestige Junkie

Bu yıl dinlemeye başladığım bir diğer ödül sezonu podcasti Prestige Junkie. Eski Vanity Fair yazarı Katey Rich, sinema yazarları ve ödül mevsimi takipçisi dostlarıyla haftalık buluşarak sezonu değerlendiriyor. Kişisel zevklerin ön planda olduğu, bazen taraflı ama bu sayede çok daha özgün ve eğlenceli bir sohbet var burada. Üstelik neredeyse her bölümde sezonun ödül umutlusu oyuncu ya da yönetmen adaylarından birilerini ağırlıyorlar. Sadece Oscar değil, Emmy üzerine de detaylı sohbetler yapmaları ayrı bir artı.


Yedik İçtik

Mizah ve ödül sezonunun yanında en büyük merakım gastronomi olunca, sonunda Türkçe bir podcast de listeme eklendi: Yedik İçtik. Deniz Alphan ve Hülya Ekşigil, çocukluktan bugüne hafızalarda yer eden lezzetleri, sofraların bıraktığı izleri ve kültürel belleğimizi şekillendiren tatları konuklarıyla konuşuyor. Karaköy Lokantası ve Balıkçı Kahraman ziyareti yapma isteği uyandıran, iştah açan örneklerle dolu program sadece damak zevkimizi değil, coğrafyamızın kültürel zenginliğini de yeniden hatırlatıyor. Farklı şehirlerden gelen, farklı geçmişlere sahip konuklar unutamadıkları tatları paylaşınca ortaya ağız sulandıran sohbetler çıkıyor. Aç karna dinlemenizi asla önermem. Toku bile acıktıracak kadar leziz bölümler. Favorilerim bilhassa profesyonel şeflerin konuk olduğu haftalar.


Dish

Bir diğer gastronomi podcasti de Dish. Açıkçası biz bu işi daha iyi yapıyoruz ve yemekten çok daha iyi anlıyoruz ama itiraf etmeliyim ki BBC radyo yayıncısı Nick Grimshaw ve Michelin yıldızlı şef Angela Hartnett’ın sohbetleri de dinlemeye değer. Belli başlıklara sadık kalarak ilerleyen bu buluşmalarda, sofraya oturan ünlü isimleri en savunmasız hâlleriyle yemek yerken dinlemek ayrı keyifli oluyor. Bu sezonu da Olivia Colman ve Benedict Cumberbatch ile açıp ardından Graham Norton’la devam ettiler. Geçmişten Miriam Margolyes ve Florence Pugh bölümlerini özellikle öneririm.


Talk Art

Tüm sevdalarımı bir bir sıralarken Russell Tovey’i anmamak olmazdı. İki gözümün çiçeği, galerici Robert Diament ile birlikte uzun süredir çağdaş sanatı daha ulaşılabilir kılmak ve geniş kitlelerle buluşturmak için uğraşıyor. Mottoları aslında çok basit: Bir galeride yer alan yüz eserden sadece biri ilginizi çekse bile, neden çektiğini anlamaya çalışın. Talk Art da tam bu merak duygusunu besliyor. Küratörlerden sanatçılara, galericilerden koleksiyonerlere çağdaş sanatın önde gelen isimleriyle herkesin anlayabileceği bir dilde özel sohbetler gerçekleştiriyorlar. Tanıdık bir isimle başlayıp ilerlerseniz, kendinizi ilk yurtdışı seyahatinizde modern sanat galerilerinde daha bilinçli dolaşırken bulmanız işten bile değil.


The Bald and the Beautiful with Trixie & Katya

Geçmişe gömmemek için direndiğim Drag Race saplantımın en güzel miraslarından biri de The Bald and the Beautiful. Programın dünyaya armağan ettiği en iyi queen Trixie Mattel ve onun deli yoldaşı Katya, her zamanki gibi kahkahalarla dolu sohbetler yapıyor. Elbette drag odaklı konular öne çıkıyor ama kimi bölümlerde uzun uzun Emilia Perez’le dalga geçtiklerine de şahit olabiliyorsunuz. WOW bodrumlarından Netflix stüdyolarına uzanan başarı hikâyelerinin bir uzantısı bu podcast. Çok sevdiğiniz drag queen’lerin uğradığı bölümlerde kahkaha atmamak mümkün değil. Gülmeye muhtaç herkese önerimdir.


Oscar Boy sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Devamını oku
Yorum Yapın

Yorum yazın...

Oscar Boy sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin