Wonder

Wonder

Yönetmen: Stephen Chbosky | Oyuncular: Jacob Tremblay, Julia Roberts, Owen Wilson, Izabela Vidovic, Sonia Braga, Noah Jupe, bryce Gheisar, Elle McKinnon, Millie Davis, Kyle Harrison Breitkopf, James A. Hughes, Emily Delahunty, Lucia Thain, Sasha Neuhaus, Mandy Patinkin, Daveed Diggs | Senaryo: Stephen Chbosky, Jack Thorne, Steve Conrad (uyarlama), R.J. Palacio (roman) | 113 dakika | Drama

Oscar’ını aldıktan sonra “Amerika’nın sevgilisi” pozisyonunu kendinden sonraki jenerasyonlara (gerçi JLaw’a kadar büyük boşluk oldu ama) bırakan Julia Roberts, cebini dolduracak gişe filmleriyle kariyerine devam ediyor. Ve bu sefer karşısında Akademi Ödülü adayı olmayı ucundan kaçırmış çocuk oyuncu Jacob Tremblay var. Wonder, daha evvel benzerini farklı formlarda defalarca izlediğimiz, seyirci canlısı bir yapım. Doğuştan deforme bir suratla doğan küçük Auggie’yi, artık gerçek hayatla tanışsın diye bir okula yazdırıyor cefakeş ailesi. Tabii gözle görülür farklılıklar iletişim problemleri yaşamasına, hayatlarının bu yeni hâline ayak uyduran ailenin her bir bireyine etki etmeye başlıyor. R.J. Palacio’nun aynı adlı çok satan romanından uyarlanmış filmin asıl sürprizi ise belirli bir yaş aralığındaki karakterlerinin hepsine, ucu bir şekilde Auggie’ye bağlı olsa da kendilerini anlatabilmeleri için fırsat tanıyor olması. Bilhassa ablasının, evde bir öncelik olmadığının bilinciyle büyümüş genç bir kız olarak sahip olduğu psikoloji keşfedilmeyi bekleyen saklı bir hazine âdeta. Fakat, artık romandaki kısıtlı hareket alanından mıdır bilinmez, Wonder bu imkânı iyi değerlendiremiyor ve iki kardeşin okul arkadaşlarını da çorbanın içerisine katıp benzer perspektifleri farklı şiddetlerde yaşanan ıslah harekâtıyla basmakalıp mıymıntılıklara dönüştürüyor. The Perks of Being a Wallflower’da kendi romanını bizzat beyazperdeye uyarlayan Stephen Chbosky’nin yetişkinlikle çocukluk arasında bir yere sıkışmış nesilleri iyi tanıdığını gayet iyi kavramıştık. Dolayısıyla Wonder’ın da benzer bir hâkimiyet kurabilme ihtimaline inanarak başına oturmuş olmamızı mantıklı karşılıyorum. Yalnız burada ipler stüdyonun eline geçmiş olsa gerek. Duygu manipülasyonu, hiç kimsenin yaşına göre konuşmuyor ve hareket etmiyor oluşu, epey sıkıntılı bir “kamp” mizanseni, ucuz tesadüfler, gözyaşı sağacağı yerde giren yaylısı bol ezgiler ve mümkün olabilecek en berbat final… Yıldızlarla dolu, tanıdık siması bol kadrosunun hakkını verebileceği dolgunlukta bir teksti arayın ki bulasınız. Boyundan büyük oynayan Jacob Tremblay, Noah Jupe ve tüm profesyonelliğiyle hangi mimik daha çok damar yapar dersine iyi çalışmış Julia Roberts haricinde dikkatimi vermeye değecek bir fikir kırıntısı dahi bulamadım. Yalnız şunu da söylemeden geçmek istemiyorum, ilk bir saatinde epey umut vaat eden, tüm klişeliğine rağmen kendine yeni bir yol haritası çizmeye çalışan bir film var, evet. Fakat ne oluyorsa oluyor, Auggie’nin içinden geçtiği süreç sıfırlanıp başa döndükten sonra Wonder ezberden oynayıp pas tutmuş fikirlere kucak aşmış bir film olmak için üstün bir çaba sarf ediyor. Muhtemelen vizyonunun son haftasında yakaladığım filmi, sene başında Oscar tahminlerime pek çok kategoride dahil ettiğimi hatırlayarak kendime güzel bir kahkaha armağan ettim. Ancak söz konusu prostetik makyaj olduğunda kendini kaybeden branş üyeleri oturur da Wonder’ın adını anmak isterse (ki son 7’ye kaldı, malum) Suicide Squad ve Fifty Shades of Grey gibi klasiklerden sonra nispeten daha derli toparlı sayılabilecek bu yapımın da yüzü güler.
Fesat Mukayese: Marley & Me > Wonder

Yazar Hakkında

1990 doğumlu. Kuir. İkizler. 2009'da ödül sezonu portalı Oscar Boy’u kurarak sinema yazarlığına başladı. 2014’ten beri O Podcast’in moderatörlüğünü yapıyor. 2023 yılında da SİYAD üyesi oldu.

2 Yorum

  1. Metin

    Bu filmi bir nebze Mask (1985) filmine benzetti ve o filmin katılığı karşısında Wonder’ın sulandırılmış aile filmi kategorisinde olacağını öngörüp evvelden “izlenmemeli” kategorisine dahil ettim bu filmi. Cher, Eric Stolz, Laura Dern’li Mask nede güzel ağlatmaya çalışmadan ağlatıyordu (gerçek bir hikayeye dayanıyor olması da cabası).

    Yanıt

Yorum yazın...