Takip et

Oscar 2012

Oscar Sohbetleri: Altın kural

tarihinde yayınlandı.

Berenice Bejo, Michel Hazanavicius ve Jean Dujardin

Geçtiğimiz haftaki Oscar Sohbetleri‘nden sonra hem DGA hem de SAG Ödülleri sahiplerini buldu. Sanırım tek sürpriz de Jean Dujardin oldu ki kendisi şu an En İyi Erkek Oyuncu ödülünü alacağını tahmin ettiğim isim. Clooney‘nin bir şekilde SAG’den yara alabileceğini düşünüyordum ama Dujardin‘in değil Pitt‘in öne çıkacağını tahmin etmiştim. Neyse. Benim için pek de fark etmez. İkisi de şahsi kanaatimce George Clooney‘den daha iyi performanslar sergiledi. Umarım Akademi de benimle aynı fikirdedir ve ikisinden birini ödüllendirir.

Oscar adayları açıklandığından beri yarışa olan ilgim günden güne azalıyor aslına bakarsanız. Aslında her sene aynı şeyi yaşıyorum. Adaylar açıklandıktan sonra hep bir sonraki senenin Oscarları için araştırmaya başlıyorum. Oscar 2013 / 85. Akademi Ödüller için de yayınlayacağım yazıya başladım bile. Ama bu yıl geçtiğimiz yıllardan farklı olarak adayların getirdiği hayal kırıklığı da Oscar yarışını monotonlaştırdı.

Bunu en güzel Awards Daily‘nin yazarı Sasha Stone ifade etti sanırım. Akademi’nin yeni sistemi bu kadar iyi filmin olduğu bir yılda pek çok güzel yapımın dışarıda kalmasına sebep oldu. Benim sevdiklerimden The Girl with the Dragon Tattoo ve Drive sanki 10’luk sistemle oylansaydı orada olacaktı gibi geliyor. Sanki War Horse ile Extremely Loud & Incredibly Close şu an En İyi Film Oscar’ı aday olmayacakmış gibi… Ama tabi kesin bir şey de söyleyemiyoruz. Hangisinin en az oyla oraya girdiği bir muamma.

Şu aralar herkes En İyi Film ödülü için tartışıp duruyor. Sanırım artık benim de kendi fikrimi belirtme zamanım geldi. Kimin hak ettiği ya da kimin hak etmediğiyle ilgili konuşmayacağım. Sadece yapılan tahminlere yorum getirmek istiyorum. Bugüne kadar En İyi Film Oscar’ını formülü hep Yönetmen + Oyunculuk + Senaryo + Kurgu adaylığı olarak bilindi. Hala da tahminlerimizi yaparken bu sisteme dikkat ediyoruz. The Help‘in senaryo ve kurgu adaylığı yok. Moneyball‘un yönetmeni Bennett Miller ilk beşde değil. Midnight in Paris‘in oyunculuk ve kurgu dallarında skoru sıfır. Hugo ise oyuncu adayı olmamasından kaybediyor ki Akademi’nin içerisindeki en büyük grubun oyuncular olduğunu düşünürsek bence Hugo‘nun oy kaybı oldukça fazla olacak.

Peki altın kuralımıza uyan filmler hangileri? The Artist ve The Descendants. Yani ödülü bu ikisinden birinin alacağı kesin. Artık Hugo ile ilgili En İyi Film hayallerinizi bir kenara atma zamanınız geldi. Scorsese için ödül dileyebilirsiniz ama Hazanavicius‘un DGA zaferinden sonra o da biraz mucize gibi duruyor. Tabi olur olur… Akademi, çok da az olsa DGA’le farklı fikirlere sahip olduğu yıllara sahip.

Benim tahminim The Artist‘in En İyi Film ödülünü cebinde taşıdığı. Artık şu “kendini iyi hisset filmi” tartışmalarıyla, 2000’li yıllarda bir sessiz filme ödül mü verilir geri kafalılığını bir kenara atalım. Ki zaten The Artist‘in ya çok sevildiği ya da feci derecede nefret edildiği bu durumu da henüz anlayabilmiş değilim. Ortada bir fikri olan yok. Neyse. Konumuz The Artist‘in nasıl bir film olduğu değil, ödülü alacağı. Evet, ben de The Artist‘in yerini garanti olarak görüyorum. PGA ve DGA zaferlerinden sonra da başka bir şey söylemem beklenemez. Üstelik düşündüğünüz gibi yakın bir yarış da yok ortada.

The Descendants‘ın Altın Küre zaferine güvenenler var mesela. Bu kesinlikle yanlış. Neden? Çünkü Altın Küre yabancı basın mensupları tarafından dağıtılan bir ödül. Oscar için oy veren Akademi üyeleriyle, Altın Küre’yi dağıtan insanların arasında tek bir ortak nokta yok. Ortak bir üye de yok. Çok ciddiye alındığını düşündüğüm bir ödül zaten. Oscar’ın provası gibi görülüyor lakin Altın Küre hakikaten sadece televizyonda yayımlandığı için bu kadar hürmet gören bir ödül. Oscar’la ilgili tahmin yapmak istiyorsak eğer bakmamız gereken tek yer meslek birliklerinin ödülleri. Tabi buradan da yüzde yüz uyum sağlıyor gibi bir şey çıkarılmasın sadece tahmin aşamasında Altın Küre’nin sadece oyuncuların yüzünü görmemiz dışında kimseye bir etkisi olmadığını söyleyebilirim. Tabiki de ödül törenlerindeki teşekkür konuşmaları oyuncuların sempati oyları toplamasına yardımcı oluyordur. Ama bu sempati oylarının birilerine ödül kazandıracağına da katiyen inanmıyorum.

Şu andan itibaren En İyi Film yarışında yalnızız. Bundan sonra dağıtılacak tek büyük ödül BAFTA kaldı ama onların da milliyetçilikleri dolayısıyla yapmayacakları şey yok. Biz Akademi’ye sataşıyoruz ama Oscar’ın bu konuda BAFTA’dan çok daha az “kendi kendilerini ödüllendiriyorlar” grubu olduklarını garanti edebilirim.

Tabi bir de BAFTA’nın Meryl Streep‘i ödüllendirmesi sebebiyle yarışın başabaş olduğunu düşünenler var. Ben buna da katılmıyorum. BAFTA Meryl‘ı Margaret Thatcher’ı canlandırdığı için ödüllendirecek. İyi bir performans olduğunu düşünüyorlardır, evet ama burada kendi tarihlerine olan saygılarından dolayı oy vereceklerinin de farkına varmanız lazım. Streep yine de Oscar’ı alabilir. Bu işler hiç belli olmaz. Lakin BAFTA’nın bu yarışta bir katkısı olabileceğini pek zannetmiyorum. Ama tabi Streep haricinde biri kazanırsa işte o zaman işler değişir. BAFTA’yı Viola Davis alırsa zaten halkın tepkisine kendinizi yavaş yavaş hazırlamaya başlayın derim.

Başka da diyecek bir şeyim yok şu an. Son birkaç Oscar Sohbetleri yazımız kaldı zaten. 16 Şubat’ta son kez yazıp gelecek seneye kadar bu serimize ara vereceğim. Haftaya görüşmek üzere.

Devamını oku
7 Comments

7 Comments

  1. fatih

    2 Şubat 2012 at 17:26

    zaten adaylar açıklandıktan sonra herkesin keyfi kaçtı kimse ödül törenini fazla merak etmiyor,akademi üç yıldır çok iyi filmleri dışarda bıraktığı gibi kendince enteresan filmlere ödül veriyor,şu anda hurt locker , king speech hatırlanmıyor bile hele ki geçen yıl en iyi film adaylarından the kids are alright,Winter’s Bone,Blind side hangi akla hizmet seçildi şu an bile anlamıyorum kendi sinema zevkimden şüphe etmeye başladım.Özellikle bu yıl drive,the girl with dragon tattoo,50/50,take shelter … gibi muhteşem filmler varken nasıl adaylıklar hep aynı filmlerin üstüne duruluyor .

  2. yaxley

    2 Şubat 2012 at 18:33

    benim de tüm heyecanım kaybolmuş durumda.Monoton adaylar, monoton bir yarış..Keşke Oscar gecesi şöyle bir Michelle Williams, Brad Pitt, Terrence Malick, Nick Nolte, Jessica Chastain isimlerini duysak..Ama olmayacak şeyler.Sıkıcı bir tören bekliyor bizi..
    Ben asıl önümüzdeki sene için heyecanlanıyorum..Daha ateşli bir yarış olacak gibi..
    Anna Karenina
    The Hobbit
    The Dark Knight Rises
    Les Miserables
    Lawless(2012’ye yetişemez belki ama)
    Şu an ismini unuttuğum Leo, Carey Mulligan ve Tobey Maguire’nin oynadığı bir dönem filmi

    • Umur Çağın Taş

      2 Şubat 2012 at 18:35

      O zaman hemen söyleyeyim, 84. Akademi Ödülleri’nin ardından yayınlanmak üzere yazımı yazmaya başladım. Büyük bir kısmını da tamamlamış durumdayım. Ben de heyecanlanıyorum ama her sene aynı şey. Ne zamanki Oscar öncesi ödüller dağıtılmaya başlanıyor, işte o zaman tüm heyecanım kaçıyor.

    • Müjdat Çetin

      2 Şubat 2012 at 19:09

      2013 için en iddialılardan biri quentin tarantino nun django unchained i olabilier saydıklarınız harince(leo dicaprio,joseph gordon-levitt,jamie foxx ve christoph waltz varmış filmde)

    • Erşah

      2 Şubat 2012 at 21:32

      Lincoln, Djanco Unchained, Hobbit Part I, Brave ve TDK Rises’ı da eklenmeli listeye. 2011 yılı benim için müthiş geçti, şu anda Oscar için de heyecanlıyım. Hatta sinemanın son yıllarda gördüğü en iyi yıldı, Torino Atı, Bir Zamanlar Anadolu’da, Drive gibi filmler listeye giremedi, o derece.

    • Su

      2 Şubat 2012 at 21:54

      Great Gatsby’den bahsediyorsunuz sanırım. Evet, ben de onu merakla bekliyorum.

  3. Arda

    7 Şubat 2012 at 11:21

    biraz geç olacak bu yorum ama not düşmüş olayım son haftalarda amerika’daki bütün tahmin listelerinde Dujardin clooney’in gerisinde. Clooney’in kampanyası başarılı gidiyor demek bu.

Yorum yazın...

Oscar Boy sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin