4 Film 400 Kelime (Tembelin Günlüğü V3.1)

4 Film 400 Kelime (Tembelin Günlüğü V3.1)

Tembelin Günlüğü’nün 2018 versiyonu 4 Film 400 Kelime’yi bu sene ikinci kez kullanmak zorunda kalacağım. Çünkü vizyonu çoktan terk etmiş, eleştirmenlerin doğru düzgün yüz vermediği birkaç gişe filmi izledim ve oturup da uzun uzun kafa ütülemek istemiyorum. Hatta öyle ki hepsini bir arada yazar aradan çıkarırım diyerek arkayı dörtlemeyi bekledim ve öyle geldim bugün karşınıza. Garip olan şimdi kısa kısa fikir beyan edeceğim dört yapımın da franchise ürünü olması. Artık ticari sinemanın neye dönüştüğüne oturun siz karar verin. Ben çemkirmeye geçiyorum.

MAMMA MIA: HERE WE GO AGAIN
Müziğin başına gelmiş iki felaket var bence tarihte. Biri Eurovision, diğeri de ABBA. İşte Mamma Mia da kötü şarkı üretiminde Jessica ve Ashlee Simpson kardeşlere parmak ısırtan yarışmanın müzikalleştirilmiş, tıka basa ABBA doldurulmuş kokteyl hâli esasında. Ve o bitmek bilmeyen yayın misali, burada da finale yaklaştıkça yavaş yavaş entelektüel kalitenizin eridiğini hissedebiliyorsunuz. Romantizmi, karakterleri ve diyaloglarıyla plastik kokusunun keskinliğine oynayan yapımın Amanda Seyfried ile Meryl Streep’in gençliğini canlandıran Lily James’e teslim edilmiş 2018 macerasında bildiğimiz öykünün yirmi küsür sene öncesine dönülüyor. Yaşadığım eziyetten ötürü ben direkt Popstar Alaturka videoları açsanız, en azından ülkenizin popüler kültürü hakkında berbat da olsa bir şeyler öğrenmiş olursunuz diyeceğim. Çünkü bu enkazı büyük transfer Cher bile ayakta tutamamış. [D]

ANT-MAN AND THE WASP
Marvel evreninin en sevdiğim parçalarından biri Ant-Man ve bunun sebebi kesinlikle Paul Rudd değil dersem inanmış gibi yapın, çok rica ediyorum. Kadrosu oluşturulurken bile çaktırmadan nostaljiye oynanan kahramanın yeni macerasında ne yazık ki ilk filmin heyecanı mevcut değil. Pek taze bulduğum mizah anlayışı bu sefer genel Marvel izleyicisinin Iron Man’den miras kötü şakalarıyla donatılmış ve bu da yetmezmiş gibi motivasyonunu umursamadığımız bir kötü karakterle hikâye zayıflatılmış. Senaryonun tek esprisi Michelle Pfeiffer üzerine kurulu; ama onun bile canlandırdığı karaktere büyük sahnesini yazarken korkak davranılmış sanki. Dolayısıyla Ant-Man and the Wasp’ın serinin ve MCU’nun hayranlarından öteye geçebilecek bir becerisi yok diyebiliyorum rahatlıkla. Infinity War’a her anlamda kaynak ayırırken buradan kısmış da olabilirler tabii, bilemeyeceğim. [C]

SOLO: A STAR WARS STORY
Bir zamanlar eleştirmeye doyamadığım Star Wars ve Lucasfilm bünyesinden artık ne çıkarsa mideye indiriyor olmam da benim dengesizliğimin ifşası olsun. Fakat teknolojinin nimetleriyle 21. yüzyıla taşınan evrenin, Han Solo kimmiş, neymiş, nasıl Han Solo olmuş sorularına cevap veren ayağında gırla problem var. Öncelikle izleyiciye tanıttığı yeni karakterlerin hiçbirinde üçüncü boyut yok. Sadece eli yüzü düzgün, yetenekli bir oyuncuya teslim edilerek maket yerine kullanılmışlar. İkincisi, metinin orta yerine yerleştirilen macerada seyirci tamamen bir kenara atılmış ve süre doldurulmaya çalışılmış sanki. Çünkü ne başlangıcında, ne de kırılma noktasında umursayabileceğiniz bir cephe yaratmayı başaramıyor. Ve son olarak, Ron Howard’ın bir yönetmen olarak bu evrende varlık gösterebilecek bir vizyona sahip olmadığı gerçeği var. Geleneksel tercihleri tüm albeniyi gölgeliyor sanki. Yeni nesil Star Wars filmlerinden ilk kez sıkılmayı başardıysam, tek sebebi Ron Howard beyefendi. [C-]

JURASSIC WORLD: FALLEN KINGDOM
Bombayı sona sakladım; çünkü Jurassic World: Fallen Kingdom’ı haddinden fazla beğenmiş olabilirim. Spielberg’ün orijinal filmlerine zamanında yetişemediğim için iyi eskimediklerinden ötürü istediğim pozitif reaksiyonu verememiştim. Yalnız bu yeni Jurassic keşmekeşini izlerken büyük bir haz duyuyorum. Ve nefes almak için değil sahne, saniye bırakmayan yeni filmde de aradığım her şey mevcut. Bilhassa The Impossible olan felaket senaryolarının ne kadar da güzel üstesinden geldiğini kanıtlayan J.A. Bayona’nın bu tekst için en doğru seçim olduğunu düşünmekteyim. Tamam, sona doğru artık kötülüklerden kötülük beğenilen, her türlü insan – hayvan öyküsünde yer alan klişelerden dağ yapılmış. Fakat Bayona bu aşinalıktan bile jumpscare hilelerine başvurmadan gerilim sağmayı başarıyor. Belki daha eli yüzü düzgün karakterlerle bezense yılın en iyileri arasına girebilecek bir serüven bile inşa edilebilirmiş. [B-]

Yazar Hakkında

1990 doğumlu. Kuir. İkizler. 2009'da ödül sezonu portalı Oscar Boy’u kurarak sinema yazarlığına başladı. 2014’ten beri O Podcast’in moderatörlüğünü yapıyor. 2023 yılında da SİYAD üyesi oldu.

Yorum yazın...