Takip et

Dizi Eleştirisi

Mid-Century Modern (1. Sezon): Altın Kızlar’ın Kuir Hâli

tarihinde yayınlandı.

Mid-Century Modern

MID-CENTURY MODERN | Yaratıcılar: Max Mutchnick & David Kohan | Oyuncular: Nathan Lane, Matt Bomer, Nathan Lee Graham, Linda Lavin, Pamela Adlon, Richard Kind, Zane Phillips, Vanessa Bauer, Jesse Tyler Ferguson, Judd Hirsch, Stephanie Koenig, Billie Lourd, Cheri Oteri, Rhea Perlman, Adam Hagenbuch | 21~26′ | Hulu

Mid-Century ModernBu yazıyı yazmış olmamın bile suç sayılabileceği bir yasa tasarısı meclise sunulmuşken, Mid-Century Modern hakkında konuşmanın tam vaktidir diye oturdum klavyenin başına. Will & Grace’in yaratıcıları Max Mutchnick ve David Kohan imzalı Hulu dizisi, klasik sitcom formüllerini kullanarak yeni bir mizah dili kuruyor. En küçüğü kırklarında olan üç eşcinsel erkek ve içlerinden en zengin olanın annesiyle paylaştıkları evde geçen bu şahsına münhasır hikâye, gündelik olaylar karşısında gelişen komik durumlarla ilerliyor. Dizinin kullandığı araçlar, karakter fenotipleri yabancı değil; ancak bakış açısı tamamen yeni. Çünkü Mid-Century Modern, kuir bir düzlemde ve yaşça olgun kuir karakterlerin gözünden yol alıyor. Yaşlanma korkusu, vücut disforisi, geç açılmanın geçmişe duyulan özlemle birleşen yükü, belli bir yaştan sonra yapılan flörtlerin, sevmelerin ve aile bağlarının mizahi tahlili… Hepsi burada. Üstelik bunların tamamını The Golden Girls’den miras zıt kutuplar dinamiğiyle, stüdyo ortamında ve çoklu kamera komedisi stilinde yapıyor.

Mid-Century Modern’ın dört büyükbaşı var. Merkezde, sütyen krallığı kurarak zengin olmuş ve bir arkadaşlarının ölümünden sonra kalan dostlarına ev arkadaşlığı teklif eden Bunny Schneiderman (Nathan Lane) yer alıyor. Ona eşlik edenlerse: Hiçbir şeye müdanası olmayan eski Vogue çalışanı Arthur (Nathan Lee Graham); Mormon olarak büyüyüp heteroseksüel bir evlilikten çocuk yaptıktan sonra sonunda kendini bulup kaçan koca bebek Jerry (Matt Bomer); ve mekanın asıl sahibi, Bunny’nin annesi Sybil (Linda Lavin). Üçlünün otuz yıllık arkadaşlığına Sybil de katılıyor ve yetmişli yaşlarındaki Yahudi anne klişeleri dahilinde sıcağı da soğuğu da yaşatıyor evin yeni sakinlerine. Hem kanat gerip anne oluyor, hem de acı sözlü bir dost gibi davranarak onların ayaklarını yere bastırıyor.

Sitcomların başarısı, çoğu zaman durum komedisini sırtlayan yetenekli oyuncularla mümkün olur. Mid-Century Modern da bu konuda kusursuz bir takım oyunu sunuyor. Nathan Lane, geminin kaptanı olarak her zamanki gibi muhteşem bir performans sergiliyor. Matt Bomer ise dizinin en büyük sürprizi. Bu projenin yapımcıları arasında yer alan Ryan Murphy’nin dramalarındaki steril oyunculuğu düşünüldüğünde, burada sergilediği oyunbazlık ve rahatlık çok daha kıymetli hâle geliyor. Dizinin asıl hazinesi ise, çekimler sırasında vefat eden Linda Lavin. Bu ani kaybın ardından, televizyon klasiği olmaya aday bir bölümle hem Sybil karakterine hem de efsanevi Lavin’e unutulmaz bir veda yazılmış.

Mid-Century Modern

Çığır açma gayesini genç kuşaklara bırakan Mid-Century Modern’i izlemeye değer kılan tek şey oyuncu kadrosu değil elbette. Televizyonun üzerinde fazla mesai harcamadığı önemli temalara dokunuyor. Cinselliği belli bir yaştan sonra bireyden ayıran ahlakçı ve ayrımcı bakışa tüm şakalarıyla karşı çıkarken; sınıf ve cinsiyet konularında da nüktedan, yer yer taşlayan bir tutum sergilemeye çalışıyor. Ama asıl leziz tarafı, kuir kimlikler etrafındaki bakış açısı. Kendi aileni seçebilmenin büyük bir kazanım olduğunu savunuyor; bunu bir eksiklik ya da yara gibi sunmak yerine bir güç kaynağı olarak yüceltiyor. Bunny’nin arızalı (ve bana sorarsanız komedi sınırlarında pek de işlemeyen) kız kardeşi ya da Jerry’nin kızı gibi kandaşlar zaman zaman fotoğrafa girse de, Mid-Century Modern seçilmiş aileyi, tüm anlaşmazlıklara rağmen el üstünde tutmaya devam ediyor.

Cenaze sırasında tabut başında önlerinden geçen erkeği süzen gayler klişesinin hem bayağı hem de tanıdık bir hissiyat uyandırdığını kabul ederseniz, özellikle bizim klanımızın bu nostaljik durum komedisinden keyif alacağına inancım tam. Cheri Oteri’nin sarhoş uçuş görevlisi, Jesse Tyler Ferguson’ın burnu büyük mağaza sahibi, Richard Kind’ın aza tamah eden yılışık dostu ve Zane Phillips’in rüyaları süsleyen “Kaçak Gelin” hâli gibi konuk oyuncu dokunuşları da, geçmişe selam çakan bu yapımın her bölümde dinamik kalmasını sağlıyor. 22 bölümlük network tipi bir yayın diziyi hızla tüketirdi, bunu biliyorum. Ama on bölüm de yetmiyor, bunu inkâr edemem. Yine de Hulu gibi bir evde olmak, şakaların belden aşağı inerken yönetici uyarısına takılmadan, sansürsüz kalmasını sağladığı için bu kısa sezona boyun eğmeye razıyım.

Devamını oku
1 Comment

1 Comment

  1. Pingback: Emmy Sezonuna Disney'de Hazırlık: Paradise, Good American Family ve Suspect - Oscar Boy

Yorum yazın...

Oscar Boy sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin