Takip et

Dizi Eleştirisi

Emmy Sezonuna Netflix’de Hazırlık: Black Mirror, The Residence ve Apple Cider Vinegar

tarihinde yayınlandı.

Bu yıl 77. kez düzenlenecek Primetime Emmy Ödülleri’ne adım adım yaklaşıyoruz. 15 Temmuz’da adayları öğreneceğiz, 6-7 Eylül’de teknik kategoriler Creative Arts gecelerinde sahiplerini bulacak. Ana kategorilerin sonuçları ise 14 Eylül’de, Nate Bargatze’nin sunuculuğunda gerçekleşecek törenle açıklanacak. Bu uzun ve keyifli yolda izlediğim dizileri biriktirip değerlendirdiğim kişisel bir seriye bu hafta itibarıyla başlamış oldum. Disney’le yaptığım açılışın hemen ardından Netflix’i geldi sıra. Yıl boyunca Adolescence, The Four Seasons, Zero Day ve Nobody Wants This gibi yapımlara tekil yazılar ayırmıştım. Şimdi ise bambaşka bir üçlüye geldi sıra: Raf ömrü çoktan dolmuş Black Mirror, ShondaLand’in en yeni ürünü The Residence ve Kaitlyn Dever’ın akıl almaz performansıyla öne çıkan Apple Cider Vinegar.

Yaratıcı: Charlie Brooker | Oyuncular: Rashida Jones, Chris O’Dowd, Tracee Ellis Ross, Siena Kelly, Rosy McEwen, Issa Rae, Awkwafina, Emma Corrin, Harriet Walter, Peter Capaldi, Lewis Gribben, James Nelson-Joyce, Michele Austin, Asim Chaudhury, Will Poulter, Paul Giamatti, Patsy Ferran, Cristin Milioti, Jesse Plemons, Jimmi Simpson, Billy Magnussen | 46~90′ | Netflix

BLACK MIRROR (7. Sezon): Babaanne Ağıtları

“Dijital çağ bize neler eyledi?” diye dizini döven bir babaanne ağıtına dönüşme misyonunu sürdüren Black Mirror, 7. sezonuyla da bu amaç doğrultusunda yoluna devam ediyor. Charlie Brooker, demode koleksiyonuna USS Callister ve Bandersnatch’e organik bağlar taşıyan iki bölümün yer aldığı bir seri daha eklemiş. Ancak Birleşik Krallık hava sahasını terk ettiğinden beri iyi fikirleri bir türlü olgunlaştıramayan, zayıf kalemi yüzünden yine aynı yavanlıklarla karşı karşıyayız. Common People, artan dijital abonelik ücretleri üzerinden bir bakış sunmaya çalışıyor; fakat 20. dakikadan itibaren fikir kendini tekrar etmeye başlıyor. Hotel Reverie, San Junipero’nun damarına oynamaya niyetli gibi görünse de, Hollywood’un yapay zekâya yaklaşımını eleştireyim derken karakterler arası bir kimyaya oynaması gerektiğini tamamen unutuyor. Paul Giamatti’nin adeta rüyasında bile canlandırabileceği bir rolle karşımıza çıktığı Eulogy, neresinden tutsanız sorunlu bir güzelleme. Plaything ve USS Callister: Into Infinity ise Brooker’ın tembelliğinin yeni zirveleri. Hasbelkader tutmuş iki anlatısını en merak uyandırmayan perspektiflerle yeniden ele alarak bütünüyle etkisizleştirmek de ayrı bir cesaret işi tabii. Sadece Bête Noire‘dan bir nebze zevk alabildim; o da gaslighting’in kitabını yazan bir karakterle neredeyse camp’e yaklaşan eğlenceli bir ton yakalayabildiği için. Yoksa bu kitabı, hele ki Brooker imzasıyla, daha önce fazlasıyla okuduk zaten.


Yaratıcı: Paul William Davies | Oyuncular: Uzo Aduba, Giancarlo Esposito, Molly Griggs, Ken Marino, Randall Park, Susan Kelechi Watson, Isiah Whitlock Jr., Edwina Findley, Jason Lee, Al Mitchell, Dan Perrault, Bronson Pinchot, Julieth Restrepo, Mel Rodriguez, Mary Wiseman, Jane Curtin, Eliza Coupe | 47~87′ | Netflix

THE RESIDENCE (1. Sezon): Cinayetin Yalın Hâli

Shonda Rhimes’ın yapım şirketinden çıkan The Residence, Orange Is the New Black ile tanıdığımız Uzo Aduba’nın önderliğinde, son dönemin popüler “Kim yaptı?” temalı cinayet anlatılarına bir yenisini ekliyor. Bu kez mekân Beyaz Saray ve Amerika’nın eşcinsel bir başkanı var. Sarayın baş uşağı, Avustralya heyeti için verilen bir parti sırasında öldürülünce, kapılar kapanıyor ve kuş meraklısı eksantrik karakter Cordelia Cupp (Aduba) cinayeti çözmek için devreye giriyor. Her bölümde yeni şüpheliler, her ShondaLand işinde olduğu gibi de mutlu eden, alternatif bir Amerika gerçekliği var. Ancak sorun şu: Kylie Minogue dahil partinin tüm sakinleri, Beyaz Saray çalışanları ve hatta Cordelia Cupp’ın kendisi bile umursanacak bir karakter olmayı başaramıyor. Dizi, kendi formülünü kendi yazıyor ve buna sadık kalıyor, evet. Ama soruşturmalardan doğacak gizemi sürükleyecek temel motivasyonu/merakı asla yaratamıyor. Türevi yapımlarla, en basitinden Knives Out’la kıyasladığınızda bile, bu kadar uzun sürede ilgi çekici tek bir karakter sunamaması iyice göze batıyor. Bir dizi biter de kimse hatırlanmaz mı yahu?


Yaratıcı: Samantha Strauss | Oyuncular: Kaitlyn Dever, Alycia Debnam-Carey, Aisha Dee, Tilda Cobham-Hervey, Mark Coles Smith, Ashley Zukerman, Phoenix Raei, Susie Porter, Matt Nable, Catherine McClements, Essie Davis, Chai Hansen, Richard Davies, Kieran Darcy-Smith | 55~65′ | Netflix

APPLE CIDER VINEGAR (Mini Dizi): Dever’a Bir Emmy Lütfen!

Tam olarak ne zaman jeton düştü emin değilim ama Unbelievable ile Booksmart arasında bir yerlerde, üzerine gelen Dopesick’le birlikte hepimiz Kaitlyn Dever’ın yeni neslin en yetenekli oyuncularından biri olduğunu kabul ettik. Apple Cider Vinegar’da, Avustralyalı olduğunu bilmediğimiz için kendimizi sorgulatacak bir yanılgıya varacak kadar başarılı bir aksanla oynayan Dever, Okyanusya’nın yakın tarihindeki en meşhur dolandırıcısı Belle Gibson’a hayat veriyor. Sahte sağlık guruluğundan, uydurma kanser teşhisleriyle hem yakın çevresini hem sosyal medyadaki takipçilerini kandırdığı o büyük yalanlar ağını dizi tüm çıplaklığıyla aktarıyor. Anlatım tonu, ne Belle Gibson’ı anlamaya çalışıyor, ne de ajitasyonla seyirciyi manipüle ediyor. Üstelik inovatif bir kronoloji tercih ederek, Belle’in hayatından geçmiş iki önemli kanser hastasını da ana karakter ilan edip odağını bilinçli şekilde bölüştürüyor. Ben açıkçası başından sonuna büyük bir ilgiyle izledim. Ama bu ilgim ne dizinin konusundan ne de Gibson’ın hikâyesine duyduğum meraktan kaynaklanıyordu. Tüm marifet Kaitlyn Dever’da. Daha ne kadar iyi olabileceğini kestiremediğim bir performansa tanık olmanın verdiği mutluluk veren bir şaşkınlık taşıdı beni finale.

Devamını oku
Yorum Yapın

Yorum yazın...

Oscar Boy sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin