Altın Rapor: Biraz da Şurama Cannes (16 – 22 Mayıs)

Bu haftanın gündemi, tahmin edebileceğiniz üzere, Cannes ağırlıklı. Caught Stealing dışında sinema endüstrisinden dikkat çekici başka bir haber çıkmazken, festival epey hareketli geçti. Milyon dolarlık anlaşmalar yapıldı, Altın Palmiye yarışındaki favoriler belirginleşti, hangi yapımların Oscar yolcusu olduğuna dair de net fikirler oluşmaya başladı. Sıcak gelişmelerle dolu yeni Altın Rapor sayısı huzurlarınızda…

MUBI’den “Die, My Love” ile 24 milyon dolarlık anlaşma

Cannes Film Festivali’nin ilk büyük satış haberi Lynne Ramsay’nin merakla beklenen dönüşüyle geldi. Jennifer Lawrence ve Robert Pattinson’ı buluşturan Die My Love, Cannes’daki prömiyerinin ardından, MUBI tarafından başta ABD olmak üzere toplam 18 bölge için 24 milyon dolara satın alındı. Ariana Harwicz’in aynı adlı romanından uyarlanan film, lohusalık döneminde psikoz geçiren bir kadının kırsaldaki içsel çöküşünü konu alıyor. Eleştiriler genel olarak ortalamanın üstünde. Bilhassa Jennifer Lawrence ve Robert Pattinson’ın performansları fazlasıyla beğenildi. Ancak kalabalık bir yarış olması hâlinde kendilerine yer bulabilirler mi, ondan çok emin değilim. Martin Scorsese’nin de yapımcıları arasında yer aldığı filmin uzun vadede neler yapacağını hep birlikte göreceğiz. MUBI’nin geçtiğimiz yıl The Substance ile yarattığı harikalar unutulmasın.

The Secret Agent, Neon ile el sıkıştı

Bacurau ve Aquarius ile tanınan Brezilyalı yönetmen Kleber Mendonça Filho’nun son filmi The Secret Agent‘ın, Cannes’daki yarışma seçkisinde prömiyerini yapıp müthiş eleştiriler aldıktan kısa süre sonra Neon tarafından Kuzey Amerika dağıtım hakları satın alındı. 1977 yılında Recife’de geçen film, oğlunu görmek için karnaval haftasında şehre dönen ve geçmişinden kaçan bir babanın hikâyesini anlatıyor. Filmle ilgili daha şimdiden I’m Still Here benzetmeleri yapılmakta. Hatırlarsanız Brezilya’ya Oscar getiren film, yarışa son dakikada dahil olmuş, Los Angeles yangınları kampanya sürecini yavaşlatmasına rağmen o sakinlikte momentum oluşturup En İyi Film dahil 3 adaylık çıkarmayı başarmıştı. Bu sefer gümbür gümbür geliyor Brezilya. Filho’yu yönetmen, Moura’yı da erkek oyuncu yarışında görmemiz olası. Ben Cannes’ın ödül töreninde mutlaka bir ödül bekliyorum!

Neon kataloğu, Jafar Panahi’yle zenginleşiyor

İranlı usta yönetmen Jafar Panahi’nin son filmi It Was Just an Accident‘in, Cannes’da dakikalarca ayakta alkışlanmasının ardından Neon tarafından Kuzey Amerika hakları satın alındı. Festivaldeki en iyi eleştirileri toplayan filmlerden biri olan yapım, geçmişte haksız yere hapse atılmış işçilerin, kendilerine işkence eden gardiyana karşı başlattığı intikam hikâyesini kurmaca bir dille anlatıyor. Yıllarca seyahat ve film yapma yasağı altında yaşayan Panahi, 20 yıl sonra ilk kez Cannes’a katıldı. Neon da bu momentumdan yararlanmak istiyor besbelli. Son beş Cannes’dır Altın Palmiye’yi kucaklayan dağıtımcı şirket, belli ki bu sene de ıskalamamak ve rekorunu artırmak derdinde. Yeni satın aldıkları The Secret Agent ve şimdi bahsini ettiğimiz It Was Just an Accident haricinde, övgülere boğulan Joachim Trier filmi Sentimental Value da Neon’un elinde.

Altın Palmiye yarışında son durum nedir?

Ben bu satırları yazarken henüz seyirci karşısına çıkmamış sadece 2 yarışma filmi kalmıştı. Ama zaten festivalin seçkisi yapılırken şansı yüksek olanları son güne koymamak gibi bir âdet var. O yüzden Dardenneler ya da Kelly Reichardt’tan beklentimin pek yüksek olduğunu belirtmeliyim. Şimdilik Altın Palmiye için Sirat (Oliver Laxe), A Simple Accident (Jafar Panahi), The Secret Agent (Kleber Mendonça Filho) ve Sentimental Value (Joachim Trier) favoriler arasında gözüküyor. Bunlar haricinde The Little Sister (Hafsia Herzi), Sound of Falling (Mascha Schilinski), Die My Love (Lynne Ramsay) ve Resurrection‘a (Bi Gan) da jüriden ödül çıkacağını düşünmekteyim. Fuori (Mario Martone), The History of Sound (Oliver Hermanus), Renoir (Hayakawa Chie) ve Eddington (Ari Aster) ise seçkinin en az beğenilen filmleri oldu. Seyirciyi ikiye bölen Alpha‘yı (Julia Ducournau) ise jüri nasıl değerlendirecek meraktayım. Ödül töreni Cumartesi akşamı TSİ 19.40’da başlıyor.

Michael kesin olarak ertelendi

Antoine Fuqua’nın yönettiği ve Michael Jackson’ın yeğeni Jaafar Jackson’ın başrolde olduğu biyografi filmi Michael‘ın 2026 Nisan ayından önce vizyona girmeyeceği kesinleşti. Lionsgate’in açıklamasına göre, 3.5 saatlik ham görüntü oldukları için ellerinde muhtemelen iki parça olarak vizyona girecek. Ancak bu rötarın sebebi sadece uzunluğu değil. Üçüncü perde, yaşanan hukuki sorunlar nedeniyle tamamen çöpe atıldı. Dava sonuçlanmadan pedofili Michael Jackson’ın kurbanlarıyla girdiği hukuki savaş filme taşındığı için, yasal engeller devreye girdi. Umuyorum filmin de asla gün yüzü görmediği, bir pedofilin daha tarihin karanlık sayfalarına karışarak unutulup gidildiği bir senaryoyla karşılaşırız nihayetinde.

Aronofsky’nin yeni filmi Caught Stealing’den ilk fragman

Darren Aronofsky’nin merakla beklenen yeni filmi Caught Stealing‘in ilk fragmanı yayınlandı. Austin Butler, 1990’ların suçla dolu New York’unda hayatta kalma mücadelesi veren eski bir beyzbolcuya, Hank Thompson’a hayat veriyor. Zoë Kravitz’in canlandırdığı karakterle romantik bir bağı olan Hank Thompson’ın yolculuğu, Bad Bunny, Matt Smith, Regina King, Vincent D’Onofrio, Liev Schreiber ve Action Bronson gibi isimlerin bulunduğu bir yardımcı oyuncu kadrosuyla zenginleşecek. Charlie Huston’ın aynı adlı romanından uyarlanan film, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de 29 Ağustos’ta vizyona girecek. Fragman için aşağıya göz atabilirsiniz.