Kısa Eleştiri
Üç Film Birden | Lurker, Familiar Touch ve East of Wall
Ödül sezonunun fitilinin ateşlenmesiyle birlikte, varlığından haberdar bile olmadığımız bağımsızlar birer birer gündemimize girmeye başladı. Gotham’ın 10 adaya çıkardığı En İyi Film kategorisinden düşük profilli üç yapımı görür görmez, fırsat bu fırsat deyip izledim ben de. Üstelik karşıma, çok beğendiğim ve belki kendi yıl sonu listeme de taşımayı düşüneceğim gizli hazineler çıktı. Roman tadında Lurker, bütün korkularımı tetikleyen Familiar Touch ve belgeselle kurmaca arasındaki sınırları silmeye ant içmiş East of Wall’u konuşacağız bugün. Buyursunlar…
LURKER | Tepemize Çıkardıklarınız

Yönetmen & Senaryo: Alex Russell | Oyuncular: Théodore Pellerin, Archie Madekwe, Zack Fox, Havana Rose Liu, Wale Onayemi, Daniel Zolghadri, Sunny Suljic | ABD, İtalya | 100′ | Drama, Gerilim
Fotoğraflarını ücretsiz çektiği az ünlü arkadaşlarının pohpohlamasıyla hayatımıza sızan bir tacizciyi, önceden uyarmama rağmen etrafta tutan eski çevremin sessizliğinde boğulurken Lurker tam zamanında geldi. Beef ve The Bear kadrolarında da yer almış yazar Alex Russell’ın imzasını taşıyan yapım, The Talented Mr. Ripley’nin modern bir versiyonu gibi. Yükselen müzik yıldızı Oliver’ın (Archie Madekwe), herhangi bir yeteneği olmayan Matthew’un (Théodore Pellerin) takıntısı hâline gelmesini ve genç starın çevresine sızıp bir numarası olabilmek için elinden gelen her şeyi yapmasını anlatıyor film. Hikâyesini belirli bir zümreye atfederek büyük bir sosyal eleştiri getirme derdinde değil Lurker. Psikolojik gerilimi, komedinin yardımıyla kendince yeniden yorumluyor, karakterlerinin özelinde sade ama etkili tahlillere girişiyor. Matthew’un o sahte görsel sanatçı kimliğinin altını dolduramayacağı yavaş yavaş ortaya çıkarken, film klişeleri elinin tersiyle itip “Gerçek hayatta böyle biriyle karşılaşsak ne hissederdik?” sorusunu aklımıza yerleştiriyor. Seyirciyi, onunla aynı havayı solumanın rahatsızlığına itiyor. İki başrolü de çok yetenekli, senaryo su gibi akıp gidiyor. Üstüne, filmdeki şarkılar da bir hayli akılda kalıcı ve dinlenesi. Küçük ölçekli bir ana akım filminden beklenen sürükleyiciliğin üzerine kayda değer bir dinamik eklemeyi başarıyor ve mutlak bir kurtuluş yerine pazarlıklı bir ego savaşı konduruyor hem de. Saltburn’ün bakıp bakıp özeneceği film olarak da özetlenebilir.
FAMILIAR TOUCH | Hatıralar Geçidi

Yönetmen & Senaryo: Sarah Friedland | Oyuncular: Kathleen Chalfant, Carolyn Michelle Smith, Andy McQueen, H. Jon Benjamin | ABD | 90′ | Drama
Geçtiğimiz yıl Venedik’te prömiyerini yapmasına rağmen genel izleyiciyle ancak buluşabilen Familiar Touch, her yıl sayısı artan demans/Alzheimer dramalarına bir yenisini ekliyor. Gerçi, gerçekten sayıları mı artıyor, yoksa ben yaş aldıkça bu filmlere daha mı dikkat kesiliyorum, emin değilim. Sarah Friedland’in ilk uzun metrajlı filminde deneyimli oyuncu Kathleen Chalfant’ı müthiş bir performansla hayat verdiği Ruth karakterine can verirken izliyoruz. Seksenlerine gelen Ruth, oğlu tarafından destekli yaşam evlerinden birine yerleştiriliyor ve biz de onun hafızası elverdiğince bu yeni dünyada kendine bir yer edinme, çevresinde olup bitene anlam verme çabasına tanıklık ediyoruz. Familiar Touch, flashbacklere ya da zihinsel karmaşayı temsil eden görsel numaralara başvuran muadillerinden farklı olarak, meseleyi daha realist bir yerden ele alıyor. İki farklı “gerçek” olduğunun ve bunlardan birinin eksik kaldığının bilinciyle işliyor anlatısını. Sevgiye ve anlayışa dair belki biraz fazla şekerli bir mesajı olsa da, biçimsel yenilikçiliğiyle tüm duyularımıza hitap etmeyi başarıyor. Ruth’un zihninin gölgede kalan taraflarını gözlerinden okumamıza, kafasındaki soruların bir bir durulmasına yardımcı olan eylemleri yavaş ve hissettiren bir dille resmediyor. Duygusal manipülasyonun değil, hakikatin filmi bu. Hafıza teklese bile insanı insan yapanın duygusal zekâsı olduğunu hatırlatan, bu hastalıkların benliğimizi silse de bizi insan olmaktan alıkoymadığını söyleyen Familiar Touch, senenin en iyilerinden biri olmaya aday.
EAST OF WALL | Tanımadığım Batı

Yönetmen & Senaryo: Kate Beecroft | Oyuncular: Tabatha Zimiga, Porshia Zimiga, Scoot McNairy, Jennifer Ehle, Jesse Thorson, Chancey Ryder Witt, Clay Pateneaud, Leanna Shumpert, Brynn Darling, Ryan Caraway | ABD | 97′ | Drama
Bana kendimi yaşlı hissettiren filmleri hiç sevmiyorum açıkçası. Sundance’in gözdelerinden East of Wall da, Amerika’nın batısına dair kurmaca ve belgesel arasındaki sınırları yok sayan yapısıyla, bu yeni anlatım biçiminde bir denemeye girişirken tüm gelenekselci bakışımla beni dışarıda bırakıp yaşıma vurgu yapan filmlerden biri oldu. Badlands çevresinde geçen hikâyede, çiftçi ve at terbiyecisi bir kadının, kızıyla ve gidecek yeri olmayan gençlerle, hayatta kalma mücadelesine tanıklık ediyoruz. Film, olaylara değil, duruma odaklanmayı seçiyor. Görsel olarak elbette çarpıcı. Gökyüzünü kesen tek bir bina, vahşi doğayı bozan tek bir yapı yok. Ancak bu hikâyesizlik ve deneyimli oyuncu eksikliği, doğaçlama performansları zaman zaman canlandırma tiyatrosuna yaklaştırıyor. Jennifer Ehle ve Scoot McNairy gibi sevdiğimiz isimler ara ara sahneye çıkıp filmin ana damarını korumaya yardımcı olsa da, East of Wall duygusal bir birlik hissinden yoksun. Çok karakterli yapısı, Batı’ya dair ufkumuzu açmaktan çok, yeniyle eski arasındaki uçurumun derinliğini hatırlatıyor sadece. Nomadland’le yapılan karşılaştırmayı da anlıyorum, ancak Frances McDormand’ın karakterini ne kadar umursadığımızı da unutmamak gerek. East of Wall’da, en azından okyanusun bu tarafında, tanıdığımız insanlardan bir iz bulmak pek mümkün değil.
Oscar Boy sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.




















