92. Akademi Ödülleri / Oscar 2020 Tahminleri

92. Akademi Ödülleri / Oscar 2020 Tahminleri

Oscar Boy’un en önemli geleneklerinden, bir ödül sezonu bittiği gibi diğerine atlama, tatsız sonuçlarla dolu geceyi unutmanıza yardımcı olma çabamı da sığdırdığım derlememle karşınızdayım! Başlıklar hâlinde Eylül ayındaki güz festivallerinden Şubat’ın Oscar haftasına kadar adını irili ufaklı gruplarda duyma ihtimalimizin bulunduğu 100 filmi sıraladım yine. Bilmeyenlere de açıklamasını yapayım, bu bir sonraki ödül sezonunun neredeyse bütün favorilerini aylar öncesinden listelediğim bir yazı. Tahmin sayfalarım, buraya ilerleyen aylarda uğrayacaklar için daha güncel bir formatta varlığını sürdürecek. Burası biraz da “Ne izleyeceğiz?” platformu gibi. Evet efendim, çok da lafı uzatmayayım. Siz çayınızı, kahvenizi alın ve bir güzel bilgisayarınızın başına oturun. 92. Akademi Ödülleri / Oscar 2020 Tahminleri yazısı karşınızda:

A’DAN Z’YE EN İDDİALILAR

Önümüzdeki senenin Oscar yarışında en çok adaylığı alabilecek, En İyi Film kategorisinde de yarışı önde götüren filmlerden bir derleme. 

A BEAUTIFUL DAY IN THE NEIGHBORHOOD (Sony/TriStar)
Yönetmen: Marielle Heller | Senaryo: Micah Fitzerman-Blue, Noah Harpster
Oyuncular: Tom Hanks, Matthew Rhys, Chris Cooper, Susan Kelechi Watson, Enrico Colantoni, Maryann Plunkett, Tammy Blanchard, Wendy Makkena, Sakina Jaffrey, Carmen Cusack, Noah Harpster, Maddie Corman

Marielle Heller’ın Can You Ever Forgive Me için katıldığı THR Directors Roundtable’da daha bir sene önceden reklamını yaptığı A Beautiful Day in the Neighborhood çok ama çok şanslı. Çünkü Won’t You Be My Neighbor isimli Fred Rogers belgeseli Akademi’den yüz bulamadı. Bu sebeple ödüllü gazeteci Lloyd Vogel’ın gözünden televizyon efsanesi Bay Rogers’ı anlatacak yapımın bir kat daha fazla değer göreceği düşüncesindeyim. Öyle ki Captain Phillips, Saving Mr Banks, The Post ve daha nicesiyle Akademi Ödülü adaylığını ıskalayan Tom Hanks’e bile gün doğabilir.

Kağıt üzerinde çok şahane duran filmlerin Oscar’da pek yüz bulamadığına daha önce şahit olduk mu? Evet. Ama Can You Ever Forgive Me sonrası Heller’a olan inancımız arttı. Ve özellikle AMPAS içerisindeki Amerikalı üyeleri can evinden vuracak bu biyografinin hoş bir geri dönüşle buluşacağını düşünüyorum. Üstelik 2019’a harika bir line-up ile hazırlanan Sony, kardeş şirketi TriStar’a paslamış A Beautiful Day in the Neighborhood’u. Bu da en azından filmin ana şirketten bağımsız bir kampanyası olacağını işaret ediyor. Hanks haricinde Matthew Rhys’in de kilit rollerden birini canlandırdığına dikkat çekeyim. Hatırlarsanız The Post’ta da birlikte rol almışlardı.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Tom Hanks), yardımcı erkek oyuncu (Matthew Rhys), özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı

CATS (Universal)
Yönetmen: Tom Hooper | Senaryo: Lee Hall, Tom Hooper (uyarlama), Andrew Lloyd Webber (müzikal), T.S. Eliot (kitap)
Oyuncular: Jennifer Hudson, Taylor Swift, James Corden, Ian McKellen, Laurie Davidson, Mette Towley, Idris Elba, Judi Dench, Francesca Hayward, Steven McRae, Rebel Wilson, Jason Derulo, Robert Fairchild, Les Twins, Eric Underwood

Bence Broadway tarihinin en gereksiz müzikallerinden biri. Ancak Tom Hooper’ı bugüne kadar kim durdurabilmiş ki Cats için de birisi canım ne yapıyorsun desin. Kaldı ki adam yaptığı her uzun metrajlı film ile en az bir oyuncusuna Oscar getirmeyi başardı. Şimdi de gözümüzü kimin üzerine dikmemiz gerekiyor bilmiyorum. Pop tarihinin en itici ismi Taylor Swift, Akademi’nin hak edilmemiş zaferler listesinden Jennifer Hudson, sevsek mi sevmesek mi karar veremediğimiz James Corden, kariyerini bir türlü Oscar ile taçlandıramayan Ian McKellen ve sevmelere doyamadığımız Judi Dench göze çarpan ilk aday adayları.

Neyse espriyi bir kenara bırakalım, Cats varlığını hâlâ devam ettiren bir müzikal olmasına karşın türün hayranlarının bile favorileri arasında saymaktan kaçındığı bir iş olarak tarihte yerini almış. Tabii Hooper nasıl bir yorum getirecek de materyali çağdaşlaştıracak merak konusu. Muhtemelen yine abartılı zoomlarla bize bol bol gözenek izletir. Ama Akademi’nin bu üslubu sevdiğini de gayet iyi biliyoruz. The Danish Girl bile En İyi Film adaylığının kıyısından dönmüştü hatırlarsanız. Kendisine bir kez daha Noel’i vizyon tarihi olarak seçen yönetmenin kimsenin hakkını yemediği bir sezon olması dileğiyle…

İhtimaller: Film, yönetmen, yardımcı erkek oyuncu (James Corden ya da Ian McKellen), yardımcı kadın oyuncu (Jennifer Hudson ya da Judi Dench), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, özgün şarkı, makyaj & saç tasarımı, ses kurgusu, ses miksajı

FAIR AND BALANCED (Lionsgate)
Yönetmen: Jay Roach | Senaryo: Charles Randolph
Oyuncular: Charlize Theron, Nicole Kidman, Margot Robbie, John Lithgow, Allison Janney, Kate McKinnon, Malcolm McDowell, Mark Duplass, Alice Eve, Brigette Ludy-Paine, Liv Hewson, Connie Britton, Ashley Greene, Brooke Smith, Naznin Boniadi, Rob Delaney

Fox News’un kurucusu Roger Ailes’ın ve kanalın Adnan Hoca’nın müritlerini andıran sarışın sunucularından yaptığı koleksiyonun tanınan yüzlerini anlatacak Fair and Balanced bu senenin en merak ettiğim yapımlarından biri. Charlize Theron’un makyajla Megyn Kelly’e dönüşmesi haricinde Annapurna’da kapalı kapılar ardında gerçekleşen skandalımsı olaylar da epey ilgimi çekiyor. Belki takip etmişsinizdir, film önce Megan Ellison’ın şirketinin elindeydi. Sonra bütçe giderek artınca firma filmi bıraktı ve hatta Annapurna’nın başkanı Chelsea Barnard da bu dönemde istifa etti. Hatta Constance Wu ve Jennifer Lopez’in başrollerini paylaşacağı striptizcilerle alakalı film de askıya alındı.

Resmîleşmeyen adıyla Fair and Balanced, bu kargaşadan sonra Lionsgate tarafından satın alındı ve La La Land sonrası Oscar yarışına bir türlü giremeyen stüdyo tam gaz sezona hazırlanmaya başladı. Kadrodan kimlerin yüzü güler, Theron harici kime işe çıkar kestirmek mümkün değil. Ama epeyce konuşulacağına ve tam 2020 ABD Başkanlık seçimleri öncesi herkesin gündemine oturacağına eminim. Unutmadan filmin yönetmeni Jay Roach’un yakın tarihte Game Change (Julianne Moore’lu Sarah Paulson filmi), All the Way (Lyndon Johnson biyografisi) ve Trumbo (…) ile her türlü altın heykelciğin radarına girdiğini hatırlatayım. Yani yarışa çok yabancı sayılmaz.

İhtimaller: Film, yönetmen, kadın oyuncu (Charlize Theron), yardımcı erkek oyuncu (John Lithgow), yardımcı kadın oyuncu (Allison Janney), özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, özgün müzik makyaj & saç tasarımı

THE GOLDFINCH (Warner Bros.)
Yönetmen: John Crowley | Senaryo: Peter Straughan (uyarlama), Donna Tartt (roman)
Oyuncular: Ansel Elgort, Aneuren Barnard, Ashleigh Cummings, Jeffrey Wright, Luke Wilson, Willa Fitzgerald, Nicole Kidman, Sarah Paulson, Ryan Foust, Oakes Fegley, Finn Wolfhard, Aimee Laurence

Donna Tartt’ın Pulitzer ödüllü, uluslararası çok satan romanı Saka Kuşu’ndan uyarlanmış yapım, yaşanan bir patlama sonrası New York gibi büyük bir şehirde yapayalnız kalan on üç yaşındaki Theodore Decker’ın çocukluğundan yetişkinliğine, kayıplarla dolu ömrünü anlatıyor. Başrolde de yavaş yavaş ilk Oscar adaylığı için hazırlanan genç bir yetenek, Ansel Elgort var. Baby Driver ile verdiği ilk sınavını eğer ki The Goldfinch ile geçecek olursa önü açık. Yönetmen John Crowley’nin ismini nereden hatırlıyoruz diyenlere de yardımcı olayım; Saoirse Ronan’a adaylık getirmiş o ufak bağımsız Brooklyn’i yönetmişti kendisi.

Açıkçası 2019 derlememde de yer verdiğim The Goldfinch’ten beklentim yüksek. Hem roman harika, hem de Roger Deakins’in görüntü yönetmenliğini üstlendiği bir filmin kötü olacağına kati surette inanmıyorum. Arkasında Amazon’un da desteğini bulunduran yapım, Ekim ortasında gösterime girecek. Alacağı teknik adaylıklar haricinde Destroyer ve Boy Erased’e rağmen 2018’i es geçen Nicole Kidman’ın hazır Big Little Lies da gündemde iken yardımcı kadın oyuncu listesine gözünü dikebileceğini düşünüyorum. Bir de uluslararası festivallerden birine uğrarlarlarsa, öhöm Venedik, tamamız!

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Ansel Elgort), yardımcı kadın oyuncu (Nicole Kidman ya da Sarah Paulson), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, özgün müzik, makyaj & saç tasarımı

THE IRISHMAN (Netflix)
Yönetmen: Martin Scorsese | Senaryo: Steven Zaillian (uyarlama), Charles Brandt (kitap)
Oyuncular: Robert De Niro, Al Pacino, Joe Pesci, Anna Paquin, Bobby Cannavale, Sebastian Maniscalco, Ray Romano, Harvey Keitel, Stephen Graham, Domenick Lambardozzi, Jack Huston, Jesse Plemons, Jim Norton, Jake Hoffman

Ve muhtemelen bir çoğunuzun bu yazıyı tıklama sebebine geldik… Martin Scorsese, çok da üzerine yüklenilmediği için önemli bir Oscar başarısı elde etmemiş Silence’tan sonra The Irishman ile sahalara dönüyor. Hem de Netflix üzerinden! Bir senedir Robert De Niro ve Al Pacino’nun (muhtemelen diğer yaş almış aktörlerinin de) deaging sistemiyle bilgisayar ortamında gençleştirilmesi için görsel efekt ekibine teslim edilmiş yapımı beklemekteyiz. İşçi Sendikası lideri Jimmy Hoffa’nın aynı sendikaya üye ve İtalyan mafyasına yakınlığıyla bilinen Frank Sheeran tarafından öldürülüşüne hazır mıyız? Yaaaaay!

Olabilecekleri kestirmek çok güç sayılmaz. Film biraz iyi çıksa dahi Scorsese’nin Oscar hânesine yenilerini ekleyebilecek nitelikte gibi duruyor. Üstelik kadro da insanın aklını başından alacak cinsten. Tabii kimi hangi kategoriye itelerler sorusu tam bir muamma. Bunun haricinde bu hummalı görsel efekt çalışması da sezonun önemli anlatılarından birine dönüşebilir ve hatta The Irishman’in yaptıklarından etkilenen bir takım yönetmene de ilham olabilir diye düşünmekteyim. Bakın, şimdiden bir ödül sezonu patikası oluşturdum bile! Bir de artık durmadan çalışan Steven Zaillian beyefendiye yeni bir Oscar verme zamanı gelmedi mi sorusu sorulursa tamamız.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Robert De Niro), yardımcı erkek oyuncu (Al Pacino ya da Joe Pesci), yardımcı kadın oyuncu (Anna Paquin), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, özgün müzik, makyaj & saç tasarımı, görsel efekt

THE LAUNDROMAT (Netflix)
Yönetmen: Steven Soderbergh | Senaryo: Scott Z. Burns (uyarlama), Jake Bernstein (kitap)
Oyuncular: Meryl Streep, Gary Oldman, Antonio Banderas, Alex Pettyfer, David Schwimmer, Will Forte, Matthias Schoenaerts, Jeffrey Wright, Chris Parnell, James Cromwell, Melissa Rauch, Larry Wilmore

Steven Soderbergh’in bu seneyi sadece High Flying Bird ile kapatacağını düşünenler çok yanılıyor. The Informant, Contagion ve Side Effects’te birlikte çalıştığı senarist Scott Z. Burns’ün uyarladığı The Laundromat, ismen tanıdığımız pek çok politikacının da dahil olduğu tarihin en büyük para aklama tezgahını (Panama Papers) ortaya çıkarmış gazetecileri anlamakta. İki sene evvel The Post ile aynı yollardan geçen Meryl Streep’e Oscarlı aktör Gary Oldmann ve birbirinden ünlü isimlerle dolu bir kadro eşlik edecek. Eğer ki Roma ile kapıları aralayan Netflix kartlarını doğru oynarsa, Martin Scorsese’ye yeni Oscarlar getirmesini umduğumuz The Irishman başarılı kurumun tek ödül sezonu yarışçısı olmaz.

Spotlight ve The Revenant gibi iki büyük Oscar öyküsünü hanesine yazmış bir stüdyonun, Anonymous Content’in elinde The Laundromat. Pekâlâ ortalama bir Netflix filmi olarak es geçilmesi mümkün. Ancak Meryl Streep’in içerisinde olduğu bir projenin öyle kolay kolay yabana atılacağını düşünmüyorum ben. 22. adaylığını er ya da geç bir şekilde alacak efsanevi aktrisi en azından önlem amacıyla şimdilik tahminlere eklemekte yarar var. Üstelik büyük yönetmenlerle neden çalışmıyor şikayetimizi de dinlemiş ve Spielberg’den sonra bir de çalışma yöntemlerini değiştirmesine rağmen hâlâ ilgi çekici filmler sunmaya devam eden Soderbergh’in teklifini kabul etmiş. Daha ne olsun?

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Gary Oldman), kadın oyuncu (Meryl Streep), yardımcı erkek oyuncu (Antonio Banderas), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi

LITTLE WOMEN (Sony)
Yönetmen: Greta Gerwig | Senaryo: Greta Gerwig (uyarlama), Louisa May Alcott (roman)
Oyuncular: Saoirse Ronan, Emma Watson, Florence Pugh, Eliza Scanlen, Timothée Chalamet, Laura Dern, Meryl Streep, James Norton, Louis Garrel, Bob Odenkirk, Chris Cooper, Abby Quinn

Küçük Kadınlar’ın Oscar geçmişine şöyle bir bakalım öncesinde. 1933 tarihli George Cukor versiyonu En İyi Film ve En İyi Yönetmen dalda üç dalda aday edilmiş ve uyarlama senaryo ödülünü evine götürmüş. 1949 tarihli olan görüntü yönetimi ve sanat yönetimi kategorilerinde kalmış. 1994’teki ise kadın oyuncu (Winona Ryder), kostüm tasarımı ve özgün müzik dallarına aday olmakla yetinmiş. Sıra Lady Bird’le radara giren Greta Gerwig’in yorumunda. 19. yüzyılı mesken edinmiş öykünün 2019 adaptasyonu Saoirse Ronan, Emma Watson, Florence Pugh, Eliza Scanlen ve Timothée Chalamet gibi genç jenerasyonun önemli oyuncularını da buluşturacağından gündemimizde.

Noel’de gösterime giriyor olması hariç ben pek bir pürüz göremiyorum açıkçası. Görüntü yönetmeni olarak Yorick Le Sux’la el sıkışan, Jacqueline Durran’a kostümleri teslim eden Gerwig’in önü açık. Eğer ki güz festivallerini es geçmez ise kostüm dramalarına her daim yer ayırmayı görev bilmiş AMPAS pek çok dalda ağırlar bu yapımı. Ve tabii biz de çaktırmayan kadın düşmanlarının bir bir kendilerini ele vermesini izleriz bir güzel. Sosyal medya şimdiden sinefilbroların “İyi olacağından şüpheliyim.” yorumlarıyla dolup taşmaya başladı. Bu kadar tahmin edilebilir olmayın be gençler. Arada bizi de şaşırtın.

İhtimaller: Film, yönetmen, kadın oyuncu (Saoirse Ronan), yardımcı kadın oyuncu (Laura Dern ya da Meryl Streep), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, makyaj & saç tasarımı

ONCE UPON A TIME IN HOLLYWOOD (Sony)
Yönetmen & Senaryo: Quentin Tarantino
Oyuncular: Leonardo DiCaprio, Brad Pitt, Margot Robbie, Al Pacino, Emile Hirsch, Damian Lewis, Bruce Dern, Dakota Fanning, Scoot McNairy, Luke Perry, Damon Herriman, Austin Butler, Lena Dunham

Sizce Roman Polanski’nin o dönemdeki hamile aktris eşini evine girip öldüren ve hatta karnındaki bebeği de bıçaklayarak söküp alan Charles Manson ve müritlerini Tarantino’dan başka kim anlatmaya yeltenirdi? Uzunca bir süredir perdeye taşımak istediği senaryosu için kolları sıvamış ünlü yönetmen, Weinstein hak ettiği yeri boylayınca dağıtımcısız kalmış ama çok geçmeden Sony’le el sıkışmıştı. Ve şimdi altmışlı yıllara damgasını vuran o korkunç olaylar zincirini yarattığı kurgusal karakterlerin gözünden anlatmaya hazırlanıyor. Üstelik tarihteki en büyük Oscar macerası Inglourious Basterds gibi gözüne yaz vizyonunu kestirmiş. Yani yolunun Cannes’dan geçme ihtimali de mevcut.

Tabii ki de Leonardo DiCaprio ve Brad Pitt gibi bir ikiliyi aynı filmde görecek olmanın haklı heyecanını yaşıyoruz. Buradan ikisini de çıkabilecek yeni bir adaylık bile tek başına Once Upon a Time in Hollywood’u beklemeye yeter. Üstüne Tarantino’nun hâlâ En İyi Film kazananları listesine şöyle anlı şanlı bir iz bırakmamış olmasından kaynaklı dileklerimiz var. Fakat kabul etmek gerek, konu itibariyle Manson ailesi de bunu başaracağa benzemiyor. Yine de bir dönem öyküsü olmasının katkısıyla irili ufaklı pek çok kategoride yarışmaya hak kazanacak. Eleştiriler de iyi olursa minimum 5 adaylığı cebe atar. Daha fazla ne yapabileceğine hep beraber bakarız.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Leonardo DiCaprio), yardımcı erkek oyuncu (Brad Pitt), yardımcı kadın oyuncu (Margot Robbie), özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı

THE REPORT (Amazon)
Yönetmen & Senaryo: Scott Z. Burns
Oyuncular: Adam Driver, Annette Bening, Jon Hamm, Jennifer Morrison, Tim Blake Nelson, Ben McKenzie, Matthew Rhys, Ted Levine, Michael C. Hall, Maura Tierney, Dominic Fumusa, Noah Bean, Douglas Hodge, Corey Stoll, T. Ryder Smith

Sundance’te Amazon tarafından 14 milyon dolara dağıtım hakları satın alınan The Report, post 9/11 Amerikası’nda geçen bir politik gerilim. Yapı olarak All the President’s Men’e benzetilen film, Zero Dark Thirty’nin Oscar kampanyası sırasında da sıkça dillendirilen, CIA tarafından benimsenmiş korkunç işkence yöntemlerini tekrardan gündeme getiriyor. Adam Driver bu soruşturmanın başındaki araştırmacıyı, Annette Bening ise onun patronu görevindeki senatörü canlandırıyormuş. Aldıkları eleştiriler zaten şahane ve bir de Steven Soderbergh, Jennifer Fox gibi sektörün önem verdiği isimleri yapımcı olarak listesinde bulundurması ihtimalleri daha da güçlendiriyor.

The Report, bana olmuş bir The Post izlenimi verdi. İçerisinde belli ki biraz Spotlight tozu da olacak. Ve bu durumda Akademi’nin nasıl deliye döneceğini tahmin bile edemiyorum. Ancak Sundance özellikle son birkaç yılda Oscar yarışına pek fazla film hediye edemez oldu. Dolayısıyla uzunca bir süre momentumunu koruması ve hatta şimdilik 79’da duran Metascore’unu da bir şekilde yükseltmesi gerekecek. Neyse, en azından Adam Driver kariyerinin ikinci adaylığı için harekete geçti diyebiliyoruz. Ödülü fazlasıyla hak ettiği her yılda Hilary Swank’e toslayan Annette Bening için ise yarışın durumunu görmemiz şart.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Adam Driver), yardımcı kadın oyuncu (Annette Bening), özgün senaryo, kurgu

US (Universal)
Yönetmen & Senaryo: Jordan Peele
Oyuncular: Lupita Nyong’o, Winston Duke, Shahadi Wright Joseph, Elisabeth Moss, Tim Heidecker, Yahya Abdul-Mateen II, Anna Diop, Cali Sheldon, Noelle Sheldon, Kara Hayward, Madison Curry

Jordan Peele’ın yeni filminden gelen ilk fragmanlarla Get Out sonrası ne yapacak merakımız katlandı da katlandı. Gerçi şu yazının yayımlanmasının üç hafta sonrasında gösterime girecek ve göstereceği performans da az çok belli olacak. Akademi’nin eskisi gibi yılın ilk döneminde vizyona giren filmlere mesafeli yaklaşmadığı şu yeni dönemde korku türünün öğeleriyle sayısı giderek artan sosyal eleştirilere yeni anlamlar yükleyen Peele’ın önü açık kısacası. Mesele daha evvel de başarılı bir kampanyayla onu zirveye taşıyan Universal’ın göstereceği destekte.

Lupita Nyong’o, Oscar aldıktan sonra sahalara dönmeyi bir türlü başaramadığından her şeyden evvel onun burada filmi sırtlanıyor olması büyük önem taşıyor. Ayrıca Winston Duke, Yahya Abdul-Mateen II gibi isimleri de ezberletmeye niyeti var belli ki Peele’ın. Yalnız şunu da unutmamak gerek, Get Out “korku filmi” klişesini yerle bir eden bir yapımdı ve Us belli ki türün özüne çok daha yakın. Ve Akademi’nin de zorunda bırakılmadıkça bu janra yaklaşmadığını epey iyi biliyoruz. Dolayısıyla avantajları kadar dezavantajlarını da göz önünde bulundurarak tahmin yapmakta yarar var derim.

İhtimaller: Film, yönetmen, kadın oyuncu (Lupita Nyong'o), özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, makyaj & saç tasarımı, ses kurgusu, ses miksajı

THE WOMAN IN THE WINDOW (20th Century Fox)
Yönetmen: Joe Wright | Senaryo: Tracy Letts (uyarlama), A.J. Finn (roman)
Oyuncular: Amy Adams, Wyatt Russell, Julianne Moore, Gary Oldman, Fred Hechinger, Brian Tyree Henry, Anthony Mackie, Jeanine Serralles, Liza Colón-Zayas

Agorafobisi bulunan bir çocuk psikiyatristinin komşularını gözetlerken bir cinayete tanıklık etmesi ve bunun üzerine gelişen gerilimi bol olaylarla dolu A.J. Finn romanını mutlaka duymuşsunuzdur. Bir ara Goodreads benzeri kitap platformlarında okumayan ölsün tadındaki listelerin zirvesini zorluyordu. İşte o öykü, Joe Wright’ın yönetiminde sinemalara uğruyor. Hem de filmin etli rolü Amy Adams’a emanet edilmiş! Altıncı adaylığından da eli boş dönen aktrisin sevenlerine gün doğdu denebilir. Fakat canı biyografi çeken AMPAS üyelerini bu performansı ödüllendirmeleri için ikna etmek düşündüğümüzden daha zor olacak gibi hissediyorum.

Julianne Moore’un da hikâyedeki diğer eksantrik karaktere can verdiği The Woman in the Window, kendi adıma konuşacak olursam Amy Adams’ın varlığına rağmen 2019’un en merak ettiğim filmlerinden biri. Çünkü Joe Wright’ın hayal kırıklığına uğratmayacağını umut ediyor (of Pan, of Darkes Hour) ve projedeki Bruno Delbonnel, Trent Reznor, Atticus Ross, Tracy Letts gibi deneyimli isimlerin varlığına da güvenmek istiyorum. Ancak şu da bir gerçek; vizyon tarihi çok ama çok erken. Ekim başında vizyona girmek demek, iyi bir gişe yapamazsanız sahayı terk edine geliyor. Umuyorum Wright çabucak unutulacak bir yetişkin filmi üretmekle yetinmez ve imzasını attığı günlerine geri döner.

İhtimaller: Film, yönetmen, kadın oyuncu (Amy Adams), yardımcı kadın oyuncu (Julianne Moore), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, özgün müzik

OLASI ADAY ADAYLARI

Sırada yükselişe geçme ihtimali barındıran ya da istediği kadar adaylık alamasa da kilit dalların birkaçında yer alabilecek kalibrede filmler var.

THE AERONAUTS (Amazon)
Yönetmen: Tom Harper | Senaryo: Jack Thorne, Tom Harper
Oyuncular: Eddie Redmayne, Felicity Jones, Phoebe Fox, Vincent Perez, Anne Reid, Tom Courtenay, Tim McInnerny, Rebecca Front, Himesh Patel

Pilot Amelia Wren ve bilimadamı James Glaisher’ın keşif için bindikleri sıcak hava balonunda hayatta kalma mücadelesini Eddie Redmayne ve Felicity Jones’un abartılı oyunlarıyla izlemeye hazır mısınız? Ben hiç değilim açıkçası. Ama göreceği ilgiyi tahmin edebiliyorum. Gökyüzüyle ilgili yeni keşifler yapmak üzere çıktıkları bu yolda muhtemelen bizi can sıkıcı saatler bekliyor olacak. Geminin kaptanlığını da İngiltere televizyonlarındaki neredeyse bütün prestijli dizilerde görev almış Tom Harper üstleniyor. Hani ismini tanımayınca çok da yabancı zannetmeyin sonra. Gerçi bu no name yönetmenlerin devri Weinstein ile birlikte kapandı. O yüzden The Aeronauts’un asıl şansı oyunculuk ve teknik dallarda diyebiliyoruz.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Eddie Redmayne), kadın oyuncu (Felicity Jones), özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, ses kurgusu, ses miksajı, görsel efekt

AGAINST ALL ENEMIES (Amazon)
Yönetmen: Benedict Andrews | Senaryo: Joe Shrapnel, Anna Waterhouse
Oyuncular: Kristen Stewart, Jack O’Connell, Anthony Mackie, Margaret Qualley, Colm Meaney, Zazie Beetz, Vince Vaughn, Yvan Attal, Stephen Root, Cornelius Smith Jr., Jade Pettyjohn, Ser’Darius Blain, James Jordan

Pek sevdiğim oyuncularla Kristen Stewart’ı bir araya getiren Against All Enemies, sürpriz potansiyeli yüksek işler arasında yer almakta. Ünlü aktivist Hakim Jamal’a (Malcolm X’in dava arkadaşlarından biri) yakınlığıyla bilinen Fransız aktris Jean Seberg’in hayatını anlatıyor bu politik gerilim. Biraz Argo kokusu aldınız mı siz de? Arkasında da Amazon’un desteğini bulundurmakta. Çok tanınmamış, İzlanda’da ikamet eden Avustralyalı yönetmeni özellikle tiyatrodaki başarılı çalışmalarıyla biliniyor. Bunun ne kadarını beyazperdeye taşıyacak bilinmez. Ancak KStew’un azılı fanlarına gün doğduğu kesin. Uzunca bir süredir bekledikleri ilk Oscar adaylığı için şansını deniyor olacak.

İhtimaller: Film, kadın oyuncu (Kristen Stewart), özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı

THE FAREWELL (A24)
Yönetmen & Senaryo: Lulu Wang
Oyuncular: Awkwafina, Tzi Ma, Diana Lin, Zhao Shuzhen, Lu Hong, Jiang Yongbo, Chen Han, Aoi Mizuhara, Chen Hanwei, Li Xiang

Crazy Rich Asians ve Ocean’s 8 ile iyice ünlenen Awkwafina, Sundance’te harika eleştiriler alan performansını A24 desteğiyle yaz aylarında görücüye çıkaracak. Bir kısmı Çince çekilen yapımın Rotten’daki kusursuz skoru Oscar’a ne kadar etki eder bilinmez. Ama Lady Bird yılından sonra durgunlaşan A24 eğer First Reformed/Hereditary’e gösterdiği muameleyi gösterirse The Farewell’i de önemli ödüllerde adaylıklar alırken göremeyeceğiz gibi. Ben en azından The Big Short misali özgün senaryo dalına sızabileceğine şimdiden inandırdım kendimi. Bir de üstüne Bağımsız Ruh, Gotham benzeri grupların desteğiyle Awkwafina sürprizi gelir, kadın oyuncu kategorisinin iddialılarından birine dönüşürse şahane olur.

İhtimaller: Film, yönetmen, kadın oyuncu (Awkwafina), özgün senaryo

FORD V. FERRARI (20th Century Fox)
Yönetmen: James Mangold | Senaryo: James Mangold, Jason Keller, Jez Butterworth, John-Henry Butterworth
Oyuncular: Christian Bale, Matt Damon, Caitriona Balfe, Jon Bernthal, Remo Girone, JJ Feild, Gian Franco Tordi, Noah Jupe, Josh Lucas, Tracy Letts, Jack McMullen

Fox’un klasik gişe filmi ayı Kasım’da gösterime girmesi planlanan ve Ford ile Ferrari’nin çekişmesini konu alacak yapım özellikle 1966’daki 24 Hours of Le Mans yarışına odaklanacakmış. Damon’ı otomotiv dünyasının yakından tanıdığı deha Carroll Shelby, Bale’ı ise İngiliz yarışçı Ken Miles olarak izleyeceğimizi de ekleyeyim. Ancak Widows ve Murder on the Orient Express gibi sıfır Oscar kampanyalı filmlerin izinden giderek vizyon görecek olması da büyük handikap. Phedon Papamichael (görüntü yönetimi), Marco Beltrami (besteci) gibi yolu Akademi Ödülleri’nden geçmiş isimleri bünyesinde bulundurmasının hatırına çok da yabana atmamaya özen göstereceğim.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Matt Damon), yardımcı erkek oyuncu (Christian Bale), özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, özgün müzik, ses kurgusu, ses miksajı

GEMINI MAN (Paramount)
Yönetmen: Ang Lee | Senaryo: Billy Ray, Jonathan Hensleigh, Darren Lemke, Andrew Niccol, Stephen J. Rivele, Christopher Wilkinson, David Benioff
Oyuncular: Will Smith, Clive Owen, Mary Elizabeth Winstead, Benedict Wong, Linda Emond, Theodora Miranne

Senaryosu sayısız kalem tarafından defalarca düzeltmiş, Paramount’un Ang Lee’den ısmarlama projesi Gemini Man kötü kokularıyla geliyor. “Kısa kısa” kısmına atmamak için kendimi zor tutsam da yine yönetmeninin hatırına ve tabii bilimkurgu türünde olmasından da sebep biraz yukarıya çektim. Böyle Hollywood’ta fazla el değiştirmiş projelerin bugüne kadar tuttuğu görülmedi. Artık yaş almış bir kiralık katilin görevi bırakmak için her hareketini tahmin eden klonuyla karşı karşıya geldiği Gemini Man durumu değiştirebilecek mi hep beraber göreceğiz. Eleştirel anlamda batsa dahi teknik kategorilerde karşımıza çıkabilme ihtimalini gözden kaçırmamam gerekiyor sanırım.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Will Smith), özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, özgün müzik, ses kurgusu, ses miksajı, görsel efekt

THE GOOD LIAR (Warner Bros.)
Yönetmen: Bill Condon | Senaryo: Jeffrey Hatcher (uyarlama), Nicholas Searle (roman)
Oyuncular: Ian McKellen, Helen Mirren, Russell Tovey, Jim Carter, Mark Lewis Jones, Laurie Davidson

Bill Condon ve Ian McKellen ikilisi Gods and Monsters ve Mr Holmes’tan sonra bir kez daha buluşuyor. Bu sefer eski bir düzenbazın son tezgahı için kullanacağı, internetten tanıştığı kadına aşık olmasını anlatan Nicholas Searle romanı için iş birliği yapacaklar. Konusu itibariyle fena hâlde David Lowery’nin The Old Man & the Gun’ını hatırlatan The Good Liar, eğer ki tutar ise Robert Redford ve Sissy Spacek’a benzer rolleri canlandıracak Ian McKellen ile Helen Mirren’a yeni adaylıklar getirebilir. Peki bilin bakalım bu projenin benim için önem taşımasının asıl sebebi ne? Russell Fuckin’ Tovey! You guys…

İhtimaller: Film, erkek oyuncu (Ian McKellen), yardımcı kadın oyuncu (Helen Mirren), uyarlama senaryo, özgün müzik

HARRIET (Focus Features)
Yönetmen: Kasi Lemmons | Senaryo: Kasi Lemmons, Gregory Allen Howard
Oyuncular: Cynthia Erivo, Lesli Odom Jr., Jennifer Nettles, Joe Alwyn, Vanessa Bell Calloway, Clarke Peters, Zackary Momoh, Deboray Ayorinde, Vondie Curtis-Hall, Janelle Monáe, Omar J. Dorsey, Tory Kittles, Tim Guinee

Broadway’den sonra Widows ve Bad Times at the El Royale ile sinema izleyicisine de kendini tanıtan Cynthia Erivo, bu Harriet Tubman biyografisi ile sıradaki En İyi Kadın Oyuncu yarışının favorisine dönüşürse pek şaşırmayacağım. Ama bir taraftan da rüştünü ispat edememiş yönetmenlerin Mandela: Long Walk to Freedom, On the Basis of Sex tadında filmler yapmasına öyle alıştık ki bir anda gözümü karartıp yarış bitti moduna girmek istemiyorum. Şimdilik önlemimizi alalım, vizyon tarihi belli olana kadar da Erivo’yu tahminlerimizden eksik etmeyelim. Kölelik karşıtı eylemleriyle bilinen aktivist, yazar, hemşire Harriet Tubman ne de olsa siyahilerin tarihi için çok ama çok önemli bir figür.

İhtimaller: Film, kadın oyuncu (Cynthia Erivo), özgün senaryo, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, özgün müzik

JOJO RABBIT (Fox Searchlight)
Yönetmen: Taika Waititi | Senaryo: Taika Waititi (uyarlama), Christine Leunens (kitap)
Oyuncular: Roman Griffin Davis, Scarlett Johansson, Taika Waititi, Sam Rockwell, Rebel Wilson, Thomasin McKenzie, Alfie Allen, Stephen Merchant

Taika Waititi’nin bizzat kendisi tarafından filmografisinden Hunt for the Wilderpeople ve Boy’a benzettiği yeni filmi Jojo Rabbit, Hitler Almanyası’nda annesinin bir Yahudi sakladığını fark eden küçük bir çocuğun hikâyesini anlatıyor. Ve enteresan da gimmickler barındırmakta içerisinde bu öykü. Minik oğlanımızın hayal dünyasında onu daha da milliyetçi tavırlar sergilemeye iten bir Adolf Hitler var. Komik mi olacak, politik anlamda kıyıma mı gidecek çözemiyorum; fakat yıl sonunda gösterime girmesinin planlanması adını bir kenara not etmemiz gerektiğini söylüyor. Waititi zaten Marvel ile Hollywood’un kapılarını araladı. Şimdi de belli ki Oscar sahasını fethetmek istemekte. Paul Thomas Anderson’la The Master’da çalışan görüntü yönetmeni Mihai Malaimare Jr’ın ekipte yer aldığını da ekleyeyim.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Roman Griffin Davis), yardımcı erkek oyuncu (Sam Rockwell), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı

JUDY (Henüz dağıtımcısı yok.)
Yönetmen: Rupert Goold | Senaryo: Tom Edge (uyarlama), Peter Quilter (oyun)
Oyuncular: Renée Zellweger, Rufus Sewell, Michael Gambon, Finn Wittrock, Bella Ramsey, Royce Pierreson, Arthur McBain, John Dagleish, Gemma-Leah Devereux, David Rubin, Darci Shaw

Renée Zellweger’in uzun bir aradan sonra ödül sezonuna dönüşünü kutlayacağımız Judy, adından da tahmin edilebileceği üzere bir Judy Garland biyografisi. Ünlü şarkıcı ve aktrisin altmışlı yıllarda Londra’ya gelip yaptığı Talk of the Town isimli turneye odaklanacak yapım, 2012 tarihli ödüllü bir oyundan uyarlama. Henüz ABD’de bir dağıtımcısı bulunmasa da Zellweger’ın performansının aldığı yorumlara göre iyi bir şirketle eşleşeceğine şüphe yok. Tabii itiraf etmeliyim, sinemadan çok televizyon ve tiyatro geçmişi bulunan yönetmen Rupert Goold’un ismi biraz şüphe yaratıyor. Pek çok kategoride kutsanacak bir biyografi değil de performanslar ve muhtemelen makyajı ile değerlendirmeye alınacak bir proje olacak belli ki.

İhtimaller: Film, kadın oyuncu (Renee Zellweger), uyarlama senaryo, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, makyaj & saç tasarımı

THE KING (Netflix)
Yönetmen: David Michôd | Senaryo: Joel Edgerton, David Michôd (uyarlama), William Shakespeare (oyun)
Oyuncular: Timothée Chalamet, Joel Edgerton, Robert Pattinson, Ben Mendelsohn, Sean Harris, Lily-Rose Depp, Tom Glynn-Carney, Thomasin McKenzie, Dean-Charles Chapman, Edward Ashley

Ödül sezonunda çok bir şey yapacağına pek inanmıyor olsam da The King’i de derlemenin dışında bırakmak istemedim. War Machine için Netflix’le çalışan David Michôd baktıkça bizi keyiflendiren bir kadroyla Shakespeare’ın IV. Henry’sini uyarlamaya hazırlanıyor. Yalnız senaryoda dokunduğu her şeyi yerle bir eden Joel Edgerton’ın da parmağı olduğu için ben biraz temkinli davranmamız gerektiği düşüncesindeyim. Bilhassa teknik kategorilerde setleri, kostümleri ve belki makyajı ile Oscar listelerini zorlama ihtimali var gibi dursa da Call Me by Your Name rüzgârı sonrası Beautiful Boy ile adaylık çıkaramayan Timothée Chalamet için kesin konuşamıyorum. Gerçi ne çıkarsa çıksın biz büyük bir heyecanla izliyor olacağız.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Timothee Chalamet), yardımcı erkek oyuncu (Ben Mendelsohn), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, makyaj & saç tasarımı

THE LAST THING HE WANTED (Netflix)
Yönetmen: Dee Rees | Senaryo: Dee Rees, Marco Villalobos (uyarlama), Joan Didion (kitap)
Oyuncular: Anne Hathaway, Willem Dafoe, Ben Affleck, Toby Jones, Rosie Perez, Edi Gathegi, Mel Rodriguez, Carlos Leal

Netflix henüz oyunun kodunu çözememişken platformunda yer verdiği Mudbound 4 adaylık birden almıştı hatırlarsanız. Şimdi o filmin yönetmeni Dee Rees ile bir kez daha el sıkışmışlar ve bu sefer ölüm döşeğindeki babası için 1984 yılında gerçekleşmekte olan ABD Başkanlık seçimleriyle olan münasebetini askıya almış bir gazeteciyi konuk edecekler evlerimize. Anne Hathaway tahmin edebildiğiniz üzere ana karakterimizi, Dafoe da zannediyorum babasını oynuyor. Politik gerilim olarak kodlanan 1976 tarihli A Star Is Born’un senaryosunu yazmış Joan Didion’dan uyarlama olduğunu da hatırlatayım. Epey enteresan referanslar barındıran, ortaya karışık bir yapım gibi dursa da Hathaway’in Oscar sahnesine geri dönüşünü kutlama ihtimali barındırmakta bence.

İhtimaller: Film, yönetmen, kadın oyuncu (Anne Hathaway), yardımcı erkek oyuncu (Willem Dafoe), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi

LATE NIGHT (Amazon)
Yönetmen: Nisha Ganatra | Senaryo: Mindy Kaling
Oyuncular: Mindy Kaling, Emma Thompson, John Lithgow, Hugh Dancy, Reid Scott, Paul Walter Hauser, Denis O’Hare, John Early, Max Casella, Megalyn Echikunwoke, Amy Ryan, Ike Barinholtz

The Office devri kapandıktan sonra kanatlanıp uçan Mindy Kaling’in senaryosu hakkında uzun zamandır iyi şeyler okuyorduk zaten. Sonunda film çekilmiş ve Sundance’te de gösterilmiş. Eleştiriler oldukça parlak. Bir talk show sunucusunun işini kaybetmek üzereyken programını diriltebilmek için yazar ekibine bir kadın almasıyla başlayan hikâye muhtemelen şov dünyasının içerisinden bir şeyler görmeyi seven endüstriye iyi gelecek. Üstelik Emma Thompson’ın da harikalar yarattığı ve şimdiden Oscar adayları arasındaki yerini ayırttığı söyleniyor. Eğer karşısına bir rakip çıkmazsa bence ödülle bile buluşabilir bu etli rol. Umuyorum kampanya yapmaktan kaçınmaz.

İhtimaller: Film, kadın oyuncu (Mindy Kaling), yardımcı kadın oyuncu (Emma Thompson), özgün senaryo

LUCE (Neon)
Yönetmen: Julius Onah | Senaryo: Julius Onah, J.C. Lee
Oyuncular: Kelvin Harrison Jr., Naomi Watts, Octavia Spencer, Tim Roth, Andrea Bang, Norbert Leo Butz, Marsha Stephanie Blake, Astro, Noah Gaynor, Omar Brunson, Christopher Mann

Sundance’i kusursuz eleştirilerle tamamlayan bağımsızımız çok bu yıl. J.C. Lee’nin kendi yazdığı oyundan uyarlama Luce, aşırı hırslı bir aile, evlatlık oğulları ve öğretmeni arasındaki bir takım anlaşmazlıkları konu alıyormuş. Tepkiler ne olur bilmiyorum ama filmin kendinden epey konuşturttuğu ortada. Benim en çok gördüğüm de Octavia Spencer’ın karakteri hakkında gelen yorumlar oldu. Belli ki tartışmalı bir rol. Neon tarafından alınan yapımın en büyük şansı da aktrisin performansı gibi gözüküyor zaten. Eğer Kelvin Harrison Jr. da beklenen patlama gerçekleşir ise Hollywood’un genç siyahi aktörleri arasındaki yerini alıp birkaç proje için imza atmaya başlar artık.

İhtimaller: Film, erkek oyuncu (Kelvin Harrison Jr.), yardımcı kadın oyuncu (Octavia Spencer), uyarlama senaryo, kurgu

LUCY IN THE SKY (Fox Searchlight)
Yönetmen: Noah Hawley | Senaryo: Brian C. Brown, Elliott DiGuiseppi, Noah Hawley, John-Henry Buttworth
Oyuncular: Natalie Portman, Jon Hamm, Zazie Beetz, Dan Stevens, Ellen Burstyn, Colman Domingo, Jeremiah Birkett, Joe Williamson

Fargo’nun televizyon macerasına önderlik eden Noah Hawley, bir ara NASA’nın gündemini epey meşgul etmiş astronot Lisa Nowak’ın hayat hikâyesini anlatan senaryoyu elden geçirmişti. Adı Pale Blue Dot’tan Lucy in the Sky’a dönen yapım bir kaçırma hadisesi yüzünden tutuklanan ve NASA’dan sürülen Nowak ile yasak aşk yaşadığı meslektaşı Willem Oefelein’ın ilişkisine de odaklanıyormuş. Artık prodüktörlük de yapan Reese Witherspoon’un desteğiyle karşımıza çıkacak bu enteresan anlatı. Öyle ki Witherspoon, Natalie Portman’dan evvel başrolde yer almayı düşünüyordu. Ancak Big Little Lies’ın ikinci sezon çekimleri sebebiyle koltuğu bir diğer Oscarlı aktrise devretmiş oldu. Sürpriz yapabileceğine ve yarışın kilit filmlerinden birine dönüşebileceğine dair dedikodular dolanmakta.

İhtimaller: Film, yönetmen, kadın oyuncu (Natalie Portman), yardımcı erkek oyuncu (Jon Hamm), özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, ses kurgusu, ses miksajı, görsel efekt

THE PERSONAL HISTORY OF DAVID COPPERFIELD (Henüz dağıtımcısı yok.)
Yönetmen: Armando Iannucci | Senaryo: Simon Blackwell, Armando Iannucci (uyarlama), Charles Dickens (roman)
Oyuncular: Dev Patel, Tilda Swinton, Hugh Laurie, Aneurin Barnard, Ben Whishaw, Morfydd Clark, Peter Capaldi, Gwendoline Christie, Benedict Wong, Paul Whitehouse, Daisy May Cooper, Anthony Welsh, Rosalind Eleazar, Aimee Kelly

In the Loop, The Death of Stalin ve televizyondan Veep, The Thick of It gibi işlerin yaratıcısı Armando Iannucci kendisinden beklenmeyen bir şey yapıp, bir Charles Dickens romanını uyarlamak için harekete geçmiş ve öyküye adını da veren karakteri Dev Patel’e teslim etmiş. Henüz bir dağıtımcısı bulunmasa da 2019’un kağıt üzerindeki en ilgi çekici kostümlü dramaları arasında yer alan yapımın Iannucci’nin imzası niteliğindeki muhtemel komedi sosuyla birlikte servis edilmesi hâlinde epey konuşulacağını umut ediyorum. Ama önce görücüye çıkması ve birileri tarafından satın alınması gerekiyor. Eğer bu gerçekleşmez ise 2020’ye sarkabilir ne yazık ki. Yetişirse de BIFA adaylıklarıyla sezonu açar artık.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Dev Patel), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı

QUEEN & SLIM (Universal)
Yönetmen: Melina Matsoukas | Senaryo: Lena Waithe
Oyuncular: Daniel Kaluuya, Jodie Turner-Smith, Bokeem Woodbine

Bu yılın sürprizlerinden biri olmak üzere kıyıda sessizce beklemekte Queen & Slim. Son En İyi Film kazananımız Green Book’un da dağıtımcısı Universal’ın elindeki yapım, tartışmalı galibimizle aynı haftada vizyona girecek, ki bu çok stratejik ve önemli bir detay. Bu arada televizyon takip etmeyenler için yönetmeni ve senaristi kim sorusunu sordurabilir. Ama Insecure, Master of None ve hatta The Chi izlememiş olsanız bile bilhassa Melina Matsoukas’ın ismini çektiği video kliplerden ezberlemişsinizdir. Öykü, bir buluşma için dışarıya çıkan çiftin, polis tarafından çevrilmesi ve ardından gelişen olayları konu alıyormuş. Tür olarak da drama gözüküyor. İçerisinden sosyal eleştirisi bol, döküdrama üslubunda bir şey çıkarsa şaşırmayacağım.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Daniel Kaluuya), kadın oyuncu (Jodie Turner-Smith), özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi

RADIOACTIVE (Amazon)
Yönetmen: Marjane Satrapi | Senaryo: Jack Thorne (uyarlama), Lauren Redniss (biyografi)
Oyuncular: Rosamund Pike, Sam Riley, Anya Taylor-Joy, Aneurin Barnard, Simon Russell Beale, Tim Woodward, Jonathan Aris, Mirjam Novak, Michael Gould

Persepolis’in yönetmeni Marjane Satrapi’den bir Marie Curie biyografisi izleyeceğimiz, kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Tabii senaryonun Wonder’ı yazmış Jack Thorne’un ellerinden çıkma olması biraz sinir bozmuyor değil. Kendisi Amazon’un elindeki The Aeronauts’a da kalemiyle katkıda bulunmuş, 2019’a hazırlanan senaristler arasında yer almakta. Radioactive’in bir diğer önemli özelliği Oscar yolunda her daim adı geçmiş filmlerle dolu bir katalogu bulunan Working Title damgasını taşıması. Dolayısıyla zamanında değil aday etmek, ödül sahibi olmuş pek çok oyuncusunda olduğu gibi Rosamund Pike’ın da aynı yollardan geçme ihtimali mevcut. Hayranları şimdiden olası bir Oscar adaylığına hazırlansa iyi eder.

İhtimaller: Film, yönetmen, kadın oyuncu (Rosamund Pike), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, özgün müzik

ROCKETMAN (Paramount)
Yönetmen: Dexter Fletcher | Senaryo: Lee Hall
Oyuncular: Taron Egerton, Jamie Bell, Richard Madden, Bryce Dallas Howard, Charlie Rowe, Gemma Jones, Kit Connor, Kamil Lemieszewski, Steven Mackintosh

Bu Elton John biyografisinin Bohemian Rhapsody denilen homofobik çöpten daha fazla iş yapmasını inanın ben de çok istiyorum ama Mayıs ayında gösterime giriyor olması kolay kolay aşamadığım bir handikap. Taron Egerton erkenden başladığı kampanyasında filmdeki şarkıları kendi üslubunda söylediğini tekrar tekrar hatırlatıyor ama buna ek olarak senaryonun da biraz olsun harcadığı emeklere destek çıkacak materyale sahip olması şart. Üstelik Elton John, Freddie Mercury kadar büyük bir ikon değil ne yazık ki. Paramount’un erken gösterim tarihi bir anda ötelenir ise daha fazla güveneceğim yapımı şimdilik sadece birkaç teknik kategori ve dediğim gibi Egerton’ın bir yıl öncesinden fitilini ateşlediği tanıtım çalışmalarıyla erkek oyuncu dalı harici bir yerde göremiyorum.

İhtimaller: Film, erkek oyuncu (Taron Egerton), özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, makyaj & saç tasarımı, ses kurgusu, ses miksajı

THE SOUVENIR (A24)
Yönetmen & Senaryo: Joanna Hogg
Oyuncular: Honor Swinton Byrne, Tom Burke, Tilda Swinton, Richard Ayoade, Jaygann Ayeh, Jack McMullen, Hannah Ashby Ward, Frankie Wilson, Barbara Peirson, James Dodds

A24’un bu Mayıs ayında gösterime sokmayı planladığı The Souvenir, muhtemelen bütün eleştirmenlerin 2019 listelerinde üst sıralarda yer alacak. Yalnız Sundance’ten sonra Berlin’de de seyirciyi büyüleyen yapımın Oscar anlamında bir başarı elde edebileceği şaibeli. Ben biraz kadın yönetmeni olmasına da güvenerek adının sezon içerisinde geçeceğine inanmak istiyorum sanırım. En azından özgün senaryo kategorisinde bizi şaşırtabilirmiş gibi hissetmekteyim. Ancak A24’un giderek ekonomikleştirdiği Oscar kampanyalarında The Souvenir’e vakit ve bütçe ayırabileceğine dair de kesin bir işaret almadan sonuca varmak istemiyorum. Eğer ki seksenli yıllarda geçen ve bir film okulu öğrencisinin aşık olmasıyla start alan yapım ödül gruplarından ilgi görürse önü açık.

İhtimaller: Film, yönetmen, kadın oyuncu (Honor Swinton Byrne), özgün senaryo

STAR WARS: EPISODE IX (Disney)
Yönetmen: J.J. Abrams | Senaryo: J.J. Abrams, Chris Terrio (uyarlama), George Lucas (karakterler)
Oyuncular: Daisy Ridley, Adam Driver, John Boyega, Oscar Isaac, Lupita Nyong’o, Domhnall Gleeson, Kelly Marie Tran, Joonas Suotamo, Billie Lourd, Naomi Ackie, Richard E. Grant, Keri Rusell, Mark Hamill, Anthony Daniels, Billy Dee Williams, Carrie Fisher, Dominic Monaghan, Matt Smith

Lucasfilm’in Colin Trevorrow ile yaşadığı kreatif farklılıklar yüzünden yerine The Force Awakens ile geçer not almış J.J. Abrams’i geri getirdiği yeni Star Wars filminin bu kadar el değiştirmiş olması hepimizi işkillendiriyor tabii ki. Argo’dan sonra Dawn of Justice ve Justice League gibi iki tren enkazını yazmış senarist Chris Terrio’nun tekste verdiği son ayar da fazlasıyla korkutuyor ayrıca. Ama ne olursa olsun önümüze konanı yemeye hazırız. Seriye yeni versiyonuyla bağlanmış bir izleyici olarak Akademi’nin bu sona nasıl bir reaksiyon vereceğini de görmek için sabırsızlanıyorum. Eğer tatlı bir veda busesi kondurursa yanağımıza bence En İyi Film adaylığı ihtimalini ciddi ciddi konuşmaya başlayabiliriz.

İhtimaller: Film, yönetmen, yardımcı erkek oyuncu (Adam Driver), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, özgün müzik, makyaj & saç tasarımı, ses kurgusu, ses miksajı, görsel efekt

TOY STORY 4 (Pixar)
Yönetmen: Josh Cooley | Senaryo: Stephany Folsom (uyarlama), John Lasseter, Pete Docter, Andrew Stanton, Lee Unkrich (hikâye)
Seslendirenler: Tom Hanks, Tim Allen, Annie Potts, Joan Cusack, Blake Clark, Wallace Shawn, John Ratzenberger, Estelle Harris, Jodi Benson, Michael Keaton, Jeff Pidgeon, Kristen Schaal, Bonnie Hunt, Timothy Dalton, Jeff Garlin, Laurie Metcalf, Lori Alan, Tony Hale, Keegan-Michael Key, Keanu Reeves

Incredibles 2 için yaşadığımız heyecanın hüsrana dönüşünü henüz atlatamadığımdan Toy Story’nin dördüncü instalasyonuna da şimdilik çok yükselmeme taraftarıyım. Hele ki hem yönetmenlik koltuğu, hem de senaryo yepyeni bir ekibe devredilmişken. Ama yeni sahipleri Bonnie’nin evinde yeni maceralara yelken açacak Woody ve Forky’i de o kadar özledim ki! Onluk sisteme geçişimizle birlikte En İyi Film kategorisine aday olabilmeyi başarmış sayılı animasyonlardan Toy Story 3’nin (diğeri Up) izinden giderse yaşayacağımız keyifi hayal bile edemiyorum. Ah bir de şu seslendirme sanatçılarını içeriye sokabilecekleri bir durum yaratsalar ve Toy Story 4 ekibinden biri de bu önyargıyı yıksa ne şahane olur!

İhtimaller: Film, uyarlama senaryo, özgün şarkı, ses kurgusu, ses miksajı, animasyon

WENDY (Fox Searchlight)
Yönetmen: Benh Zeitlin | Senaryo: Benh & Eliza Zeitlin
Oyuncular: Shay Walker, Tommie Lynn Milazzo

Hakkında epey az miktarda şey bildiğimiz, fantastik ögeler içeren yeni Benh Zeitlin filmi, Beasts of the Southern Wild gibi genel izleyiciye hitap edecek içeriğe sahip değil deniyor. Yine çevreci bir mesaj verirken tanımadığımız küçük bir kız çocuğunu başrole kondurmuş Zeitlin. Akademi yapısal olarak bu kadar benzer bir işi tekrardan adaylarının arasına taşır mı sizce? Ben pek inanamadım. Ama tahminlerimin dışında da bırakmak istemiyorum. Arkasındaki Fox Searchlight desteği de dikkat çekici. Sadece bir türlü vizyon tarihinin kesinleşmemiş olması ve post prodüksiyon aşamasından çıkamamaları kafamda soru işaretleri yaratıyor.

İhtimaller: Film, yönetmen, özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi

KISA KISA UZAK İHTİMALLER

“Olur mu? Olur.”larla dolu bir listede sıra. Tek tük adaylık alabilecek, sezonu irili ufaklı ödüller ve adaylıklarla tamamlayabilecek yapımlardan bir aranjman.

Clemency

1917 (Yön: Sam Mendes | Oyn: Dean-Charles Chapman, George Mackay): Bir anda 2020’ye ertelenme ihtimali taşıyan, Birinci Dünya Savaşı’nın tek bir yılını anlatacak bu epik proje için henüz çekimler başlamadı. Ama bazı tahminlerde adını gördüğümden dışarıda bırakmak istemedim. Ne zamana yetişirse yetişsin, mutlaka Oscar sohbetlerinde adı geçecektir ortaya çıkacak manzaranın ölçeğine bağlı olarak.

ALL THE BRIGHT PLACES (Yön: Brett Haley | Oyn: Elle Fanning, Justice Smith, Alexandra Shipp): Daha önce I’ll See You in My Dreams, The Hero ve hatta Hearts Beat Loud ile bağımsız film çevrelerinden adaylıklar koparmış Brett Haley, gençlere hitap etmesi beklenen bir romantik filmle dönüyor. Üstelik Netflix’te izleyeceğiz bunu! Elle Fanning’in yükselişi için gün sayarken hepimize ilaç gibi gelebilir.

ANTLERS (Yön: Scott Cooper | Oyn: Keri Russell, Jesse Plemons): Her filmiyle ödül sezonunda varlık göstermeyi başaran Scott Cooper da korku/gerilim türündeki yeni filmi için Fox Searchlight’la el sıkışmış. Bana başrollerinden birine adaylık çıkarabilirmiş gibi geldi, yönetmenin çalıştığı oyuncularla münasebeti düşünüldüğünde. Ama Akademi’nin türe ne kadar mesafeli olduğu da malum.

CLEMENCY (Yön: Chinonye Chukwu | Oyn: Alfre Woodard, Wendell Pierce, Aldis Hodge): Sundance’teki başarılı ilk gösterimi sonrası bir dağıtımcı bulamayan Clemency, eğer çok geç olmadan bir yuvaya ulaşır ise Alfre Woodard ile listelere konuk olacak belli ki. Filmin aldığı ödüle rağmen henüz satılmaması da ayrı bir hikâye. Acaba dedikleri kadar hazmetmesi zor bir içeriği mi mevcut?

THE DEAD DON’T DIE (Yön: Jim Jarmusch | Oyn: Adam Driver, Bill Murray, Chloë Sevigny): Hem bir komedi filmi, hem zombiler hakkında, hem de Jim Jarmusch yönetiyor… Böyle bakınca Oscar anlamında bir şey yapamayacağı garanti gibi. Ama biz Cannes gösterimleri sonrası gelen eleştirilere yükselmek, Filmekimi’nde yollarını gözlemek, sonra da Adam Driver’ı övgülere boğmak için sıramızı bekliyoruz.

Extremely Wicked, Shockingly Evil, and Vile

DOWNTON ABBEY (Yön: Michael Engler | Oyn: Hugh Bonneville, Michelle Dockery, Maggie Smith): Biliyorum, Oscar için adını anmak biraz abartıya kaçmak oluyor. Ama Amerikalılar’ın ve bilhassa varlığından yakındığımız o yaşlı Akademi üyelerinin çok sevdiği bir diziydi bu. Şimdi de bir kez daha final yapmak için sinemalara geliyor. Şöyle beleşten bir Maggie Smith adaylığı gelse eğlenmez miyiz?

EXTREMELY WICKED, SHOCKINGLY EVIL, AND VILE (Yön: Joe Berlinger | Oyn: Zac Efron, Lily Collins, John Malkovich): Sundance’ten Zac Efron’un performansına gelen övgülerle ayrılan Ted Bundy biyografisi de Netflix sayesinde kısa sürede izleyiciyle buluşacak. Ancak şimdiden şiddet içeriği eleştirilere maruz kalmaya başladı. Dolayısıyla Efron’un şansı için çok heyecanlanmama taraftarıyım.

FRANKIE (Yön: Ira Sachs | Oyn: Isabelle Huppert, Greg Kinnear, Marisa Tomei): Bir Ira Sachs filminin iyi çıkmasını beklemek yaradılışıma ters ama içerisinde Isabelle Huppert olduğundan karşı koyamıyorum. Elle ile ciddi cidi kampanya yapan ve şansını deneyen aktris eğer filmdeki performansı beğenilirse bence bu koşuşturmacaya bir kez daha dahil olur.

GLORIA BELL (Yön: Sebastián Lelio | Oyn: Julianne Moore, John Turturro, Michael Cera): Benim çok sevdiğim aynı adlı Şili filminin ABD versiyonu sonunda vizyona girecek, fakat Mart ayında. Hâlbuki ilk gösterimini yaptığı Toronto’da Julianne Moore için harika şeyler söylenmişti. Ben yine de tamamen göz ardı etmeyelim diyorum. Belki sona doğru adı tekrarlanır.

GOING PLACES (Yön: John Turturro | Oyn: John Turturro, Bobby Cannavale, Audrey Tautou): Turturro’nun The Big Lebowski’deki karakteri Jesus Quintana için yaptığı spin-off nasıl bir başarı elde edecek emin olamıyorum. Ancak en son The Night Of’ta bize yeteneklerinin sınırsız olduğunu hatırlatan aktör belki bir sürpriz yapar sezonda.

Joker

İSİMSİZ MIRANDA JULY FİLMİ (Yön: Miranda July | Oyn: Evan Rachel Wood, Richard Jenkins, Debra Winger): Dağıtımcı Annapurna, yapımcı Plan B olunca insan ister istemez bir işkilleniyor. Hani adı kenarda dursun da kötü çıkarsa nasıl olsa kimsenin aklına gelmez… Evan Rachel Wood’un başrolünde olduğu yapım birkaç büyük festivale uğrayabilir deniyor. Ama 2020’ye ertelenme ihtimali de varmış.

İSİMSİZ NOAH BAUMBAUCH FİLMİ (Yön: Noah Baumbauch | Oyn: Adam Driver, Scarlett Johansson, Laura Dern): The Meyerowitz Stories’ten sonra bir kez daha Netflix’e iş yapan Baumbauch’un boşanmak üzere olan bir çifti anlatacağı yeni filmi de 2019’da karşımıza çıkacak. Adam Driver’a doyamayanlar, Scarlett Johansson’ı da lateks tulumlar olmadan izlemeyi özleyenler için biçilmiş kaftan.

JOKER (Yön: Todd Phillips | Oyn: Joaquin Phoenix, Robert De Niro, Zazie Beetz): Bu filme güvenmeyi çok istiyorum ama DC’nin genel beceriksizliği yüzünden dikkatli davranmakta da yarar var diyorum. Eğer ki tutacak olursa ikonik karakteri canlandırdığı için Joaquin Phoenix, Oscar radarına girebilir. Buna ilaveten bizi vurdusuz kırdısız bırakmazlar ise birkaç teknik adaylık da görürüz.

THE KITCHEN (Yön: Andrea Berloff | Oyn: Melissa McCarthy, Tiffany Haddish, Elisabeth Moss): Bu senenin hasılat rekorları kırması beklenen komedi filmi The Kitchen, suç ve aksiyon dolu, başrollerinde de sevmeye doyamadığımız pek çok aktrisin yer aldığı bir iş olacak. Altın Küre’de komedi/müzikal dalları kucak açar açmasına da Haddish’e Girls Trip’te yenen hakkı da teslim edilir mi dersiniz?

KNIVES OUT (Yön: Rian Johnson | Oyn: Daniel Craig, Chris Evans, Lakeith Stanfield): Lionsgate’in klasik “gişe filmi” haftasında gösterime girecek Knives Out’un konusu sır gibi saklanmakta. Ama “Kim öldürdü?” sorusunu sorduran stilize bir suç filmi olacağı söyleniyor. Ben çok büyük bir beklentiye girmeden yine burada adını anmak istedim. Aklımızda kalacağına midemizde dursun, ki unutmayalım.

Leaving Neverland

THE LAST BLACK MAN IN SAN FRANCISCO (Yön: Joe Talbot | Oyn: Jimmie Fails, Jonathan Majors, Danny Glover): Yine bir “siz Oscar için umutlanmayın ama ödül sezonunda adı geçecektir” filmimiz var elimizde. Sundance’te A24’un havada kaptığı yapım eleştirmenlerden aldığı pozitif tepkilerle yazın gösterime girmeyi bekliyor. Ama politikliği tabii ki de bizim AMPAS’a “fazla” gelecek gibi.

LEAVING NEVERLAND (Yön: Dan Reed): Akademi bu filmi aday edecek kadar cesur mu emin değilim ama Michael Jackson’ın nasıl bir pedofil olduğunu tüm çıplaklığıyla gözler önüne süren belgesel, Sundance’in en çok konuşulan filmi olmayı başarmıştı. HBO’nun Oscar yerine Emmy’i hedeflemesi hâlinde tüm strateji değişebilir. Siz en azından adını bir kenara not edin ve gerçekleri öğrenin diye paylaşmak istedim.

THE LIGHTHOUSE (Yön: Robert Eggers | Oyn: Willem Dafoe, Robert Pattinson): The Witch’in yönetmeninden siyah-beyaz bir fantastik korku filmi geliyor. Bir deniz fenerinde yaşayan Old adında bir karakter ve gizemli misafiri… Belli ki Eggers bu sefer de hayal kırıklığına uğratmayacak. Oscar’ı dışarıda bırakarak kendi radarlarımıza alıyorum bu filmi. Türün aramızdaki âşıklarına iyi geleceğe benziyor.

MIDSOMMAR (Yön: Ari Aster | Oyn: Florence Pugh, Jack Reynor, Will Poulter): Hereditary’nin yönetmeni arayı açmadan bir korku filmi daha sunacak önümüze bu yaz. Hem de yine A24 desteğiyle. Bir şaheser çıksa bile Oscar’ın alacağı tavırı tahmin ettiğimden olası Gotham ve Bağımsız Ruh adaylıkları için konduruyorum adını buraya. Ve tabii ki bizim kişisel listelerimizde gözünü dikeceği üst sıralar için.

THE RHYTHM SECTION (Yön: Reed Morano | Oyn: Blake Lively, Jude Law): Ortada geçerli bir sebep yokken bir anda vizyon tarihi dokuz ay ertelenen ve tam Şükran Günü haftasına bırakılan aksiyon The Rhythm Section bu yılın sürprizi de olabilir, ticari başarı elde etmek isteyen Paramount’un Oscar kovalamadığı bir hamlesi de. Bir sene sonra dönüp bak bunu bilememişsin demeyin diye harekete geçtim ben sadece.

Where’d You Go, Bernadette

THE TRUTH (Yön: Hirokazu Kore-eda | Oyn: Catherine Deneuve, Juliette Binoche, Ethan Hawke): Shoplifters ile nihayet Oscar’a aday olmayı başaran yönetmen iki Fransız yıldızı buluşturuyor yeni filminde. Öyle ki Deneuve ünlü bir aktrisi, Binoche da problemler yaşadığı kızını canlandıracakmış. Actressexual damarları kabarmayan varsa derhal burayı terk etsin. Ayrıca ABD’de şimdiden dağıtımcı (IFC) bulduğunu da ekleyeyim.

UNCUT GEMS (Yön: Safdie Kardeşler | Oyn: Adam Sandler, Lakeith Stanfield, Idina Menzel): Safdie Kardeşler’in Scott Rudin destekli yeni projesinin tanımında “komedi” türü yer aldığından üsluplarına hayran kitle olarak meraktan geberiyoruz şu sıralar. Adam Sandler eğer ki iyi bir performans ortaya koymuşsa, bir Punch Drunk Love hadisesi yaşanabilir. Cannes’a uğrar umarım da önceden bir fikrimiz olur.

WAVES (Yön: Trey Edward Shults | Oyn: Lucas Hedges, Kelvin Harrison Jr., Taylor Russell): İki genç çift üzerinden büyümek, aşık olmak ve hayat üzerine kelam etmeye hazırlanan Waves küçük bütçeli bir müzikal. Ve çok gösterişli olmadığı müddetçe Akademi’nin bu türe verdiği tepki malum. Ama Krisha ve It Comes at Night’ın yönetmeni için her şeyi izlemeye razıyız!

WHERE’D YOU GO, BERNADETTE (Yön: Richard Linklater | Oyn: Cate Blanchett, Billy Crudup): Linklater’ın yeni filminin sürekli vizyon tarihini değiştiriyor olması pek hayra alamet değil. Üstelik Annapurna yazın gösterime soktuğu yapımlardan pek umutlu olmaz genelde. Bu bestseller uyarlaması da Cate Blanchett’e adaylığı getirse getirse Altın Küre gibi bir komedi/müzikal – drama ayrımı olan platformda getirir sanırım.

YESTERDAY (Yön: Danny Boyle | Oyn: Himesh Patel, Lily James, Kate McKinnon): Şu aralar fragmanı her yerde dönen Yesterday, yarı resmî Beatles müzikali. Bir kıyamet sonrası dünyada Beatles’ı hatırlayan tek kişi olduğunu fark etmiş bir gitaristin grubun şarkılarını çalıp ünlü olma çabası üzerine bir komedi. Tutar mı pek emin değilim. Ama konu kağıt üzerinde benim ilgimi fazlasıyla çekmeyi başardı.


Radegund

TARİH SIKINTISI YAŞAYANLAR

2019’da gösterime gireceği kesinleşmemiş, ama sezon ortasında bir anda vizyon tarihi öne çekilebilecek yapımlarla devam edelim..

Ünlü gangster Al Capone biyografisi Fonzo‘nun çekimleri tamamlanalı epey oluyor. Ama bir türlü tarihi kesinleşmedi. Gerçi mütemadiyen hırıldayan Tom Hardy’nin bu rolü de berbat ettiğine eminiz. Sadece konusu itibariyle mutlaka ilgi çekecektir diye düşünüyorum. Asıl beni korkutan The Pope. Çünkü Anthony McCarten’ın yazdığı senaryolar Eddie Redmayne, Gary Oldman ve Rami Malek’e Oscar kazandırdı. Sıra Anthony Hopkins’te mi yoksa? Ruben Östlund’un eleştirmen favorisi Force Majeure de Julia Louis-Dreyfus ve Will Ferrell’lı bir ekiple Downhill adı altında uyarlanıyor. Çekimler neredeyse bitmek üzereymiş. Eğer yetişirse güz festivallerinde prömiyerini yaptığını görürüz. Avustralya’nın Jesse James’i Kelly Gang’i konu alan The True History of Kelly Gang de neredeyse tamamlanmak üzere. Nicholas Hoult için ilk Oscar adaylığının çanlarını çalmaya başlasak mı? Bir de Terrence Malick’in bir türlü bitmeyen Radegund‘u var biliyorsunuz. Yeteri kadar saçmaladığına emin olursa bu sene izleriz artık diye düşünüyorum. Ya da “izleriz” demeyeyim, “tırnaklarımızı keserken açarız”. Ben Affleck’in eski bir basketbol oyuncusunu canlandırdığı klasik Hollywood filmi kıvamındaki Torrance‘a da çok ama çok dikkat! Post prodüksiyon aşamasına geçen yapım 2019’a çekilirse yılın kilit yarışçılarından birine dönüşebilir. Elisabeth Moss’un Emmy’den Oscar’a atlamak istediği Shirley ve şansı yaver gittiği için evine bir Oscar götürmeyi başaran Brie Larson’ın geri dönmeye çalışacağı Just Mercy de tarihleri kesinleşsin diye bir kenarda bekliyor.


Ema

OSCAR’IN YABANCILARI

Ödül sezonu serüvenine Cannes ya da Venedik’te başlaması beklenen yabancı film aday adaylarını sıralıyoruz şimdi de.

Geçtiğimiz yıl buraya Roma’yı kondurduğum için yine içlerinden kağıt üzerinde çok Oscar kokmayan ama her an aa kategorilere sıçrayabilecek bir yapım çıkabileceğini bile bile okumanızı rica edeceğim. Öncelikle Türkiye’nin durumundan bahsetmek gerek. Tolga Karaçelik ve Nuri Bilge Ceylan’ın 2019’a filmi olmadığı için hangi yapımı göndereceğimiz konusunda en ufak bir fikrim yok. Belki Venedik görmüş Emin Alper yapımı Kız Kardeşler‘i seçerler. Ama bu sefer de bir Oscar başarısı elde edeceğimize dair şüphelerim varlığını sürdürüyor. Asıl Pedro Almodóvar’ın Antonio Banderas ve Penélope Cruz ile tekrardan bir araya geldiği Dolor y gloria‘dan bir şeyler çıkabilir. ABD’de dağıtımı için Sony’le anlaşan yönetmenin filmi İspanya’da Mart’ta gösterime girecekmiş. Sundance’ten ödülle dönen Kolombiya filmi Monos da pekâlâ yabancı film kategorisinin finalistleri arasına kalabilirmiş gibi duruyor. Pablo Larraín’in No ve Neruda’dan sonra yine başrolü teslim ettiği Gael García Bernal’li Ema da Şili için şansını deneyecek. Oldukça umutlu olduğumuz filmler listesinin zirvesinde yer alıyor. Biz varlığından giderek daha fazla rahatsız olurken Amerikalılar’ın bağrına bastığı Xavier Dolan da Matthias & Maxime ile dönmeye hazırlanmakta. Eğer ağırlık Fransızca ise Kanada bu filmi gönderebilir Oscar’a. Portrait de la jeune fille en feu‘yü ise sırf kendimi tatmin etmek için ekliyorum buraya. Céline Sciamma beğenerek takip ettiğim yönetmenlerden biri ama ünü henüz uluslararası piyasaya sıçramadı. Umuyorum bu film, “o film”dir. Yalnız Paul Verhoeven’ın 17. yüzyıla döndüğü Benedetta‘sı Fransa’nın asıl tercihi olabilir. Cannes’a uğrayıp oradan aldığı bir ödülle yoluna devam ettiğini getirebildim bile gözümün önüne. Ve son olarak Bong Joon-ho’nun Parasite‘ını da analım. Güney Kore’nin denizaşırı ülkelerdeki en başarılı yönetmeni, Cannes seçkisinde karşımıza çıkabilir.


Missing Link

ANİMASYONLAR

En İyi Animasyon kategorisinin umut vaat eden yarışçıları.

2019 yapımı animasyonlarda yine bir devam filmi modası almış başını gidiyor. Yazının üst kısmında da bahsini ettiğim Toy Story 4 tabii ki de şimdilik erken favori. Serideki yönetmen ve senarist değişikliği kötü sonuçlanmaz ise sıradaki En İyi Animasyon ödülünün sahibi olacağına şüphe yok. Ancak Disney’in özellikle Amerika’da çılgınca bir başarı elde ettiği Frozen II da onu epey zorlayacağa benziyor. Hatta “Let It Go” benzeri bir parça daha çıkarsa özgün şarkı dalında bir kez daha ödülle buluştuğunu izleyebiliriz. Bu ikili haricinde 2019’un açılışını yapan How to Train Your Dragon 3: The Hidden World, Wallace ile Gromit’in evreninden Shaun the Sheep Movie: Farmageddon ve belli yaş aralığındaki çocuklardan daha fazlasına hitap etmeyen The Secret Life of Pets 2 da vizyon takviminde gözümüze çarpan devam filmleri arasında yer almakta. Büyük stüdyoların mücadelelerinde orijinal yapımlarla yerini alacak filmleri de sayalım… The Addams Family animasyon olarak geri dönüyor! Hem de bizlere Sausage Party’i getiren harika ekip tarafından. O kadar merak ediyorum ki. Orijinaliyle olan anlaşmazlığımı bile giderecek bence. Bugüne kadar çektikleri dört filmle de Oscar’a aday olmayı başarmış Laika, Missing Link ile sonunda bir zafer elde edebilirmiş gibi duruyor. DreamWorks’ün tam ödül sezonunun startında gösterime girecek yeni projesi Abominable‘dan da epey umutlu olanlar var. Pixar’ın üslubunu andıran bir proje olduğu dedikoduları dönmekte. Ferdinand dışında yarışta bir türlü aradığını bulamayan Fox imzalı Spies in Disguise ise bana pek başarılı olabilecek bir animasyonmuş gibi gelmedi. Aynısını Nickelodeon destekli, yarı müzikal Wonder Park için de düşünüyorum. Gerçi bir özgün şarkı adaylığı ihtimali yok değil. Asıl arkasında deneyimli bir ekip bulunan ve görselleri henüz ortaya çıkmayan Call of the Wild şaşırtma potansiyeline sahip. Ve son olarak GKIDS’in Funan‘ını da listede yerini alabilecek yegâne bağımsız/yabancı yapım olarak tahminlerimize eklemekte fayda var diye düşünüyorum.


The Lion King

TEKNİK HARİKALAR

Görsel efekt, ses kurgusu, ses miksajı, makyaj & saç tasarımı kategorilerinin olası yarışçıları.

Her şeyden evvel Spider-Man: Far From HomeCaptain Marvel ve Avengers: End Game ile bu paragrafı açalım ki Marvel sapıkları burayı ziyaret edip neden adları yok demesin. Sonic the Hedgehog, The Lion King, Dumbo, Pokemon: Detective Pikachu ve Aladdin de büyük stüdyolardan çıkma, live action ile bolca görsel efekt karışımı yapımlar olarak şansını bahsi geçen kategoriler de deneyecektir. Ama ben özellikle izlemekten suçlu bir zevk duyduğum, Elizabeth Banks’in yönettiği yeni bir versiyonla geri dönen Charlie’s Angels serisine dikkat çekmek istiyorum. İçerisindeki aksiyon teknik dallara girmesine ne kadar yardımcı olur emin değilim. Ancak Kristen Stewart sezonda farklı filmler için de dolanacağından Kasım ayında gösterime girmesi planlanan bu yeniden çevrimi de es geçmez sanırım. Hatta o filmlerden biri de Underwater. Deprem ve denizaltı anahtar kelimelerini ben buraya bırakayım, gerisini siz tahmin edin. James Gray’in bir anda 2019’a fırlatılan Ad Astra‘sı ise görsel efekt haricinde görüntü yönetimi dalına da göz koyabilirmiş gibi duruyor. Umuyorum bu kadar ötelenmesinin sebebi bir felakete dönüşecek olması değildir. Godzilla: King of the Monsters, yeni X-Men filmi Dark Phoenix, bir başka orijin hikâyesi The New Mutants, yine mi geri dönüyor diye göz devirten Terminator: Dark Fate, gişede güzel rakamlara ulaştığı için devamına yeşil ışık yakılan Jumanji‘nin üçüncü filmi de gişede patlamazsa VES, ACE, MPSE, MUAHS dolaşır artık.


Güncellenmiş tahmin sayfaları için önden buyrun:

Yazar Hakkında

1990 doğumlu. Kuir. İkizler. 2009'da ödül sezonu portalı Oscar Boy’u kurarak sinema yazarlığına başladı. 2014’ten beri O Podcast’in moderatörlüğünü yapıyor. 2023 yılında da SİYAD üyesi oldu.

10 Yorum

  1. Annabeth

    Taylor Swift hiçbir zaman Pop tarihinin en itici ismi olmadı o oldukça başarılı bir sanatçı ve ben filmind ede rolünü hakkıyla yerine getireceğine inanıyorum. İnsanların onunla derdi ne?

    Yanıt
    1. Umur

      Kendi adıma konuşacak olursam platformunu doğru kullanamadığını, hatta hiç kullanamadığını düşünüyorum. Clinton vs Trump döneminde sessiz kalması, kadın hareketinin bu kadar önemli olduğu bir dönemde kadın sanatçılarla yersiz polemiklere girmesi, tüm kariyerini Demet Akalın misali total bir intikam hissi üzerine kurması, sadece beyaz ve zayıf kadınları pışpışlayan girl power mesajının politik anlamda sınıfta kalması, tüm albümlerini terk ettiği ünlü sevgililerine yazdığı şarkılarla doldurup erkekler üzerinden tanımlanmamak istemesi… Bilmiyorum yahu. O kadar çok olmamış şey var ki, başarılarını görmeye sıra gelmiyor. Sevenine bağışlıyorum o yüzden.

      Yanıt

Yorum yazın...