Oscar Boy Özel
Bu yıldan neler öğrendim
İnternetten Oscar tahminciliği yapma işimin üçüncü senesinde çok şey öğrendim. Bugün 83. Akademi Ödülleri de gerçekleşeceğine göre şöyle bir özet çıkarabilirim sanıyorum.
Bir kere bu yıl katılım çok arttığı için yorumları denetlemeye almadan direk yayınlama kararı aldım. Ama bu yorumların yine de kontrolümden geçmediğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Bilmiyorum kaçınız geri dönüş yapıp yorumlarınıza bakıyorsunuz ama makasladığım yerleri olmuyor değil. Buna yorum kaldıramamak derseniz çok komik olur. Çünkü genelde bana karşı pek birşey gelmiyor. Çoğu şey Akademi’yi beğenmemek üzerine oluyor. Olay artık inatla hakaret arasında bir yerde seyir edince de ben de bazı şeyleri kesmek zorunda kalıyorum. Peki neden? Bu sitenin adı “Oscar Boy”. Bence bu gayet net bir açıklama. Akademi’den bu kadar nefret ediyor ve Oscarlara hiç saygı duymuyorsanız zaten bu sitede bulunmanızın bir anlamı yok. Ben de takdir etmediğim ödüller olmadığını söylemiyorum zaten. Sandra Bullock, Hilary Swank, Halle Berry… Daha pek çok isim sayabilirim. Lakin bu ödül benim ya da sizin favorilerinizi değil, orada oy veren insanların favorilerini oluşturuyor. Artık şunu anlasanız iyi ederseniz.
İkinci bir konu insanların En İyi Film ödülünü favori film sanmaları. Ödülün gerçek adı Best Picture. Şu an dünyadaki en prestijli ödül. Tarihe adınızı kazıdığınız, yıllarca unutulmayacak bir onur. Ama burada favorilerin ötesinde bir durum söz konusu. En İyi Film demek sizin sevdiğiniz film demek değil. Bu olaya lütfen küçük bakmayalım. O yüzden The Social Network-The King’s Speech kapışmasında Fincher‘ı destekliyorum. The King’s Speech de iyi bir film ama en iyi olmaya gelince The Social Network‘ün bir adım önde olduğu aşikar. O yüzden ego savaşlarınızı bir kenara bırakıp sağlıklı düşünmeniz gerekiyor. Akademi’nin gerçekten bizim tarafımızdan beğenilmeye ihtiyacı yok. İhtiyacı olsaydı 83 yıldır dünyanın en önemli ödülü olmazdı.
Geçelim bir de bu konuyla ilgili yazan bloggerlara. Orada da çok ilginç şeylerle karşılaşıyorum. Tamamen ödüller üzerine site yapıyor ama her satırı Akademi’ye hakaretle dolu. Bakın ben de The Hurt Locker‘ı geçen senenin en iyisi olarak görmüyorum. Ya da No Country For Old Men bana göre There Will Be Blood‘ın tırnağı olamaz ama onlar seçti, anlayamıyor musunuz artık? Inception seyircinin gözdesiydi vesaire… Yönetmen, kurgu adaylıkları alamadı ki gerçekten hak ediyordu. İyi de bu ödül People’s Choice Ödülü değilki. Üstelik Oscar’a gelene kadar isyan edilecek tonlarca ödül var. Akademi yıl içerisinde düzenlenen ödül törenleri arasında halkla en benzer zevkleri olan grup. Hani şuraya harcadığınız zamanı Cannes gibi dünyanın dörtte üçünün anlamadığı filmleri ödüllendiren insanlara harcasınız. Ki bu benim fikrim de değil. Tamam Cannes’la çok benzer zevklerimiz yok ama ben her ödül törenine saygı duymaktan yanayım. Yoksa küçük çocuklar gibi mızırdamak Altın Portakal’a yakışan ucuz işler.
Sonuçta ben bu yıl Akademi’yi savunmam gerektiğini anladım. 84. Akademi Ödülleri için tahminlerim önümüzdeki 15 gün içerisinde başlayacak. Bundan sonra okuyucunun tavrına göre ben de sert bir tutum sergilemeyi düşünüyorum. Bu arada Oscar Boy’la ilgili pek çok planım da mevcut. Daha önce de söylemiştim ama uygulamaya ancak gelecek haftalarda geçebileceğim. Sizlere dilinize hakim olduğunuz, biraz olsun anlayışlı olabileceğiniz ödül sezonları diliyorum. Bu akşam live blogging’de görüşmek üzere!
tugrul
27 Şubat 2011 at 19:11
su yazılanları okuyunca ister istemez umurtaş ın fazlasıyla alındıgını ve belkıde olayı kısısellestırdıgını dusunmekteyım. Nitekım sıteye son zamanlarda yaptıgım yorumların arkasından hıc bır yorum yazmamanız (kı daha oncelerı yapıyordunuz) bunu bır nevı acıklıyor gibi.
medicaljenus arkadasımın dedıklerıne katılıyorum ama bunu lutfen kendıne cephe olarak dusunme umurtaş. Cunku senın elestırı yaptıgın kadar, buraya gırıpte senınle fıkır paylasımında bulunan ınsanların da fikrini söyleme hakkı oldugunu dusunuyorum.
Sıte akademı odullerı uzerıne kurulduysa da bılemıyorum ama boyle de bır dusunce varsa da, akademı sıtesı oldugu ıcın lutfen olumsuz cevaplar yazmayın tarzında bir fikir sansurlu, katı ve tatsız bır sıte olur. Biraz daha esnek olup olayı kısısellestırmemen de yarar var diye düsünüyorum.
Akademi karsıtı olanlar, bana buraya gırıpte yazdıgım yorunmlar ıcın ucret odemıyor sonucta. Ki akademinin ıcınde ne entrıkalar donerek ödüllerın yolunu sasırdıgını da bılmek cok zor olmasa gerek. Akademi amerika da yapılan bır ödül töreni. Dolayısıyla gecmısten bugune kadar kendısını bır sekılde “en önemlı ödül” sıfatına getırmeyı nasıl basardılar bılemem ama bu zaten ucu acık bır düsünce. Cünkü yıllardır ıncelemeye calıstıgım kadarıyla da akademinin her ne kadar kendısıne aıt ozgunlugu oldugu soylense de halkla cogu zaman örtüsmeyen bir katı secımı var ki orta yolu bulamıyor. Reklamı, butceyı ılgılı yerlere bol bol dagıtanın genelde gözümüze sokularak ödül törenlerinde elının dolu döndügünü görebiliyoruz.
Akademinin ıngılızce dısında yapılmıs fılmlerdeki aktör veya aktrislere pek sans vermedıgını (sophie loren ve bırkac ısım harıc), 2001 den onceki sıyah aktor ve aktrıslerı en ıyı kadın oyuncu ve erkek oyuncu secme konusundakı katılıgı gibi bırcok tuhaf ve prof.lige sıgmayan durumları da var. O yüzden 4-4 lük bır ödül töreni degil. Genelde hak edenin kazandıgını da söyleyemem.
Merly Streep bıle yıllar önce oscar ödüllerinin dagıtımını bıle anlayamadıgını soylemıstı. Benim ıcın önemı azalıyor. Kendı ulkemızdekı ödül törenlerıne daha ıyı neler yapabılırız bıraz da bunu tartıssak fena olmaz. Bunun ıcın akademisyen olmama gerek yok. Sinemasever bir izleyici olarak fikir paylasımında bulunmak bile bazen cok sey kazandırabilir..
umurtas
27 Şubat 2011 at 19:21
Bu yazıyı kişisel algılamamakta yarar var. Genele yazılmış bir özetti bu sadece.