Takip et

Eleştiri

Highest 2 Lowest: Derine, Yerin En Dibine

tarihinde yayınlandı.

Highest 2 Lowest

HIGHEST 2 LOWEST | Yönetmen: Spike Lee | Oyuncular: Denzel Washington, Jeffrey Wright, Ilfenesh Hadera, A$AP Rocky, John Douglas Thompson, Dean Winters, LaChanze, Aubrey Joseph, Elijah Wright | Senaryo: Alan Fox (uyarlama), Akira Kurosawa, Hideo Oguni, Ryūzō Kikushima, Eijirō Hisaita (film), Ed McBain (roman) | ABD, Japonya | 133′ | Drama, Suç, Gerilim

Highest 2 LowestÖzgün fikir kıtlığı çeken Hollywood’un bit pazarına nur yağdırdığı bir dönemdeyiz artık. Klasikler birer birer yeniden çekiliyor. Pandemiden önce üretilmiş filmlere burun kıvıran genç nesil kült yapımların yeni versiyonlarını izleyerek, bana Tumblr kuşağını anımsatan bir şekilde, Letterboxd üzerinde kurduğu vitrini hareketlendiriyor. Emanete hıyanet eden bu denemelerin hepsinden eşit derecede nefret etsem de, Steven Spielberg’ün West Side Story’si sayesinde büyük ustaların bu hususta neler başarabileceğini gördüğümüz için benzer projelere dair merakım bir şekilde diri kaldı. Geçmişin bir klasiğini değil ama yakın tarihin yabancı bir filmini, altyazıdan korkan Amerikalıların önüne taşımış olan Spike Lee’nin 1963 yapımı Akira Kurosawa şaheseri High and Low’a yorum getireceğini duyunca da ister istemez beklentiye kapıldım. Gerçi Lee’nin Oldboy faciasını düşününce başıma gelecekleri sezmem gerekirdi; ama Kurosawa’nın Ed McBain romanından uyarladığı bu hikâyenin başka bir ustanın elinde neye dönüşeceğini görmekten yine de kendimi alıkoyamadım.

Apple’ın, tıpkı Blitz (Steve McQueen) ve Killers of the Flower Moon (Martin Scorsese) örneklerinde olduğu gibi yüksek profilli yönetmenlerin projelerini izleyiciyle buluşturma geleneğinin en yeni halkası olan Highest 2 Lowest, orijinal film gibi kapitalizmin böğründe geçen bir ahlak, vicdan, iyilik öyküsü ve zenginle yoksulu sert bir şekilde çarpıştırıyor. Senarist Alan Fox’un bugüne uyarladığı hikâyede Denzel Washington, başarılı bir müzik yapımcısı olan David King’i canlandırıyor. King, Brooklyn’deki mütevazı geçmişine panoramik manzarası olan bir gökdelenin çatı katında, ailesiyle birlikte ihtişamlı bir hayat sürüyor. Ev, şehir, mobilyalar, mücevherler ve hatta King’in eşi dahi ışıl ışıl parıldarken bu kusursuz tablo, oğulları Trey’in kaçırıldığı haberiyle sarsılıyor. Ancak hikâyeyi sürükleyen şey klasik bir fidye pazarlığı değil. İşler planlandığı gibi gitmiyor ve aslında Trey’in değil, başkasının kaçırıldığı ortaya çıkınca David kendini bambaşka bir etik ikilemin merkezinde buluyor.

Highest 2 Lowest

Her Spike Lee filminde olduğu gibi siyah Amerika’nın dünü ve bugünü Highest 2 Lowest’ta da sahne buluyor elbette. Bu kez usta yönetmen, kendi toplumu içindeki sınıf farkını farklı bir açıdan ele alıyor. David, herkesin hayalini kurduğu hayatı yaşayan, sonsuz imkânlarını yalnızca özel yeteneğe sahip olanlarla paylaşan bir tanrı figürü gibi resmedilmiş. Oğlu yerine kaçırılan vaftiz oğlu Kyle’ın babası ise hem şoförü hem aile dostu, geçmişte mahkûmiyet yaşamış ve şimdi Müslümanlığı seçmiş bir karakter. Spektrumun diğer ucunda ise kaçırma operasyonunun beyni Archie (A$AP Rocky) var; sokakta büyümüş, uyuşturucunun içinde yoğrulmuş, köşeyi dönme hayaliyle yanıp tutuşan bir genç. Lee’nin tarzına alışık olanlar için sürpriz olmayacak şekilde, bu çağdaş siyah Amerika panoramasında da incelik pek yok. Sınırlar kalın çizgilerle belirlenmiş. Hatta David’in sosyal sorumluluk projelerine kendini adayan eşi bile bir fenotipi temsil ediyor. Bu kadın karakterin ne kadar kötü, baştan savma ve düşmanca yazıldığını ise birazdan açacağım.

Erkeklik ile gücün birleştiği yerden maraz doğacağını artık ezberledik; Highest 2 Lowest’ın kriz anında aptallaşan bir takım adamı izleterek bu damarı işlemesini başarılı bulduğumu inkâr edemem. Üstelik David’in maskülen kudreti, kardeşlik kisvesi altında kurduğu bağlarla bir nebze yumuşatılarak geleneksel siyah erkek tiplemesinin dışına taşırılmış. Ancak filmin marifeti bundan ibaret. Çünkü ortada çok bayağı ve çelişkilerle dolu bir kapitalizm eleştirisi var. “Kardeşi kardeşe kırdıran” paranın ABD’deki temel sorun olduğu, geçmişte farklı ayrıştırıcılarla ölüm kalım mücadelesi vermiş azınlıkları bile böldüğü fikrini işlemek için seçilen yol, televizyon filmi estetiğine sapmış durumda. Üstelik Lee’nin sinemasına özgü aykırılıktan çok, kötü yazılmış diyaloglar, Yeşilçam’ı andıran basit bir olay örgüsü ve müzikal dehası olduğu iddia edilen karakterlere bizi inandırmakta çekilen kocaman bir güçlük var.

Highest 2 Lowest

Howard Drossin’in besteleriyle sürekli kulağımızı meşgul eden film bizi düşünmekten alıkoyarken, Lee’nin Hollywood’un altın çağına ait kimi biçimsel tercihlere selam çaktığı da açıkça görülüyor. Ne var ki, bu göndermeleri taşıyacak kadar iyi geliştirilmiş bir fikir olmadığı için her şey gözümüze batıyor. İnsan eliyle yaratılmış bir tanrının yapay bir dünyaya hapsedilip, çıktığını sandığı tahttan insani değerlerini sorgulayarak yaka paça indirildiğini izliyoruz. Ama bu hikâye neden yeşil ekrandan fırlamış gibi duran bir New York fonunda anlatılıyor, anlamak güç. Kendinizi bir Spike Lee filminde değil de kötü bir Empire bölümünde hissetmenize engel olan tek şeyse David’in eşine yazılmış replikler. Tüm bu vasıfsız ataerki temsilcilerinin ortasında, onlardan bile daha saçma cümleler söylemesi için özel bir çaba harcanmış sanki. Siyah adamın kurduğu zindanda siyah kadına kukla deme cesaretini nereden bulduklarını aklım almıyor.

Genelin aksine filmin kurtarıcısı olduğu söylenen A$AP Rocky’nin sahnelerinde de yalnızca ham bir coşkuya rastladım. Akmayan, masaya hiçbir yenilik getirmeyen bu yapımda bangır bangır çalan Disneyvari müzikler eşliğinde boğulmamışız gibi, üstüne en demode suç filmlerinden çıkma bir kapışmayla iyice yerin dibine çekiliyoruz. Bütün bunların ötesinde Highest 2 Lowest bakması bile zor, düpedüz çirkin bir film. Spike Lee’nin herhangi bir görsel tercihinin arkasında durmakta güçlük çekiyorum. Eminim o şarlatan düzeni bir fotoğraf uygulamasında filtreleyenlere de diyeceği vardır büyük ustanın; ama hayatın tam ortasına yerleşip içinde yaşam belirtisi taşımayan bir düzenekle değil, lütfen.


Oscar Boy sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Devamını oku
Yorum Yapın

Yorum yazın...

Oscar Boy sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin