The Good Fight (3. Sezon)

The Good Fight (3. Sezon)

Yaratıcılar: Robert & Michelle King, Phil Alden Robinson | Oyuncular: Christine Baranski, Rose Leslie, Cush Jumbo, Delroy Lindo, Audra McDonald, Sarah Steele, Michael Sheen, John Cameron Mitchell, Alan Alda, Wendell B. Franklin, Taylor Louderman, Mike Pniewski, Keesha Sharp, Lauren Patten, Tamberla Perry, Kate Shindle, Tituss Burgess, Chris Butler, Gary Carr, Katie Finneran, Gina Gershon, Vernon Jordan, Richard Kind, Kathy Najimy, Aaron Tveit, Jane Curtin, Cheryl Hines | 60 dakika | CBS All Access

Amerika’nın bugünü ile alakalı olmak için üstün çaba sarf eden The Good Fight yolculuğuna fırsat eşitliği broşürü kıvamında hikâyeler ve aynı mantaliteyi güden bir kadro manzarası ile başlamıştı. Üç senenin sonunda geldiği yerde ise ülkedeki en önemli koltukta dev bir şarlatanın oturuyor olmasının bütün sosyal etkilerini incelemeye koyulmuş, popüler kültür ile önündeki gerçekliği harmanlamış bir dizi olarak varlığını sürdürüyor. Beklenmedik anda gelen mini animasyonları, toplum içerisindeki başkaldırının bambaşka cephelerine dair gözlemleri, dördüncü duvarı yıkışı topluca ele alındığında esasında The Good Fight’ın tek yaptığının eğlenmek olduğunu anlamak güç değil. Julianna Margulies’nin kaptanlığını üstlendiği gemi yedi senelik serüvenini tamamladıktan sonra aynı kanalın internetteki platformuna yan karakterlerinden birkaçını alıp yönelen yapım elindeki özgürlükleri sonuna kadar değerlendirmeye çalışıyor. Üçüncü sezonda da tüm düğümlerini gevşetmiş, misafirinin karşısına binlerce dolarlık takımlarla değil de şık eşofmanlarıyla çıkmış ve herkes gelmeden önce birkaç kadeh şarap içerek iyice çakırkeyif olmuş bir diziye dönüşmüş. Kabul etmeli, bu pasaklı formun dizinin sadık hayranlarına ihanet eden bir tarafı mevcut. Duygusal patlamalarının ardından bile derince bir nefes alıp eski düzene geri dönen The Good Wife/Fight evreni artık uslu bir çocuk olmayı aklının ucundan geçirmiyor çünkü. Senaryonun altında ülkesinden yorulmuş insanların imzası var besbelli. Ali Cengiz oyunlarının bütününe haklı bir isyanla ağzını açıp avazı çıktığı kadar bağırıyorlar sanki. Michael Sheen’i de delinin delisi bir karakter olarak kadrolarına ekledikleri yılda müşterilerinden, kedi fare oyununu andıran davalardan daha öte bir sorgulama varlığını sürdürüyor. Özgürlükler ülkesinin içerisinde bulunduğu politik iklimi olabilecek en liberal noktadan, toplumsal ahlak ve vicdanımıza dair bir analiz çıkararak falakaya yatırıyor. Söylemleri çok mu taze? Hayır. Kör kör parmağım gözüne akışında biraz durulsun diye fırsat kolluyor muyuz? Belki. Ancak fikir özgürlüğünün ne olduğunu unuttuğumuz bir ülkeden, hatırı sayılır miktarda bütçesi olan bir yapımın dere tepe düz gittiğini görmek de bambaşka, hiç aşina oladığımız bir seyir keyfi sunuyor ne yalan söyleyeyim. Tek bir görsel içerisinde başkanları ile “suikast” kelimesini gösterdikleri için Amerika’ya yeniden harika yapmak isteyen modern Hitler nüfusunun kanında kaynatmışlarken muhalifin muhalifi bir diziyi nasıl alkışa tutmayalım, öyle değil mi? THR’ın etkinliğinde altmışlarında kariyerinin pik noktasına ulaştığını söyleyen Christine Baranski’nin demeçlerini haklı çıkaran performansı, Rose Leslie’nin engellenemeyen yükselişi ve Audra McDonald’ın nihayet tiyatro köklerinden sıyrılan oyunu da cabası. Böyle devam The Good Fight! Daha sert, daha azgın, daha dişe diş kana kan, daha daha!
MVP: Audra McDonald (Liz Reddick-Lawrence)

Yazar Hakkında

1990 doğumlu. Kuir. İkizler. 2009'da ödül sezonu portalı Oscar Boy’u kurarak sinema yazarlığına başladı. 2014’ten beri O Podcast’in moderatörlüğünü yapıyor. 2023 yılında da SİYAD üyesi oldu.

Yorum yazın...